Giriş
İsrail’de Başbakan Benjamin Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı hükümetin yol açtığı insanlık dramının yanı sıra, ülkeyi dünya nezdinde ne hale getirdiğini, nasıl bir haydut devlete dönüştüğünü her gün izliyoruz. İngiliz The Guardian gazetesi geçen hafta, İsrail’in tam 9 yıldır Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni (ICC) gizlice dinlediğini ortaya çıkardı. Gazeteye göre Netanyahu, mahkemenin Filistinlilere yönelik savaş suçlarını soruşturmasından duyduğu endişe nedeniyle ülke istihbaratını mahkeme ve savcılarının üzerine salmış. Netanyahu’nun tutuklanmasını isteyen mevcut başsavcıyı ve onun selefini dinletmiş.
İsrail iç istihbaratı Shin Bet, dış istihbaratı MOSSAD, askeri istihbarat örgütü Aman ve siber istihbarat birimi 8200, hep mahkemenin karar ve elektronik yazışmalarını, telefon konuşmalarını önceden öğrenip, başta ABD eski Başkanı Trump ve yeni Başkanı Biden olmak üzere dünya liderleri üzerinden ciddi baskılar kurmuş. Ortaya çıkan belgelere göre, İsrail ve Trump yönetimi; 2020’de Washington’da bir araya gelmiş ve ICC’nin hem Filistin’de hem de Afganistan’daki ABD güçlerinin olası suçlarına ilişkin soruşturmasını engellemenin yollarını bile tartışmış. Demek ki, Trump’ın o yıllarda mahkemenin başsavcısına keyfi yaptırım uygulama kararı boşa değilmiş.
NYT’NİN HABERİ
Geçen hafta dikkatimi çeken bir başka haber de Yahudi lobisinin kuvvetli olduğu The New York Times’ın (NYT) yayınladığı özel bir analizdi. New York Times, İsrail’in en son Refah’ta onlarca kişinin öldüğü çadır kamplara yönelik bombardımanda Amerikan yapımı GBU-39 bombalarının kullanıldığını ortaya çıkardı. Times güya 17 kiloluk savaş başlığı taşıyan bu bombaların Biden yönetimi tarafından daha az ölüme neden olduğu için Netanyahu hükümetine verildiğini dile getirdi. Ancak sonuç ortaydı. Bombalar tek bir kampta 45, bir diğerinde ise 21 ölüme neden oldu. The Wall Street Journal gazetesinin edindiği bilgiye göre, Başkan Biden ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasındaki ilişki kopma noktasında. Ama ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant arasındaki bağlar halen güçlü. Biri İngiliz diğeri Amerika’nın iki saygın gazetesinde çıkan Netanyahu yönetimi karşıtı bu haberleri, son 10 günde cereyan eden olaylarla beraber okumakta fayda var. Önce Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı; Netanyahu hakkında tutuklama talep etti.
Ardından BM’nin yargı organı Uluslararası Adalet Divanı’ndan; İsrail’e sivillerin son yaşam noktası olan ‘Refah kentine saldırmayın’ uyarısı geldi. Netanyahu kimseyi dinlemeyip çadır kentleri vurdu. Sonuçta, Netanyahu’nun aşırı sağcı koalisyonu hem dostlarından hem de düşmanlarından benzeri görülmemiş diplomatik kınama ve eleştirilerle maruz kaldı. BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu, Avrupa Birliği, Arap ülkeleri, çok sayıda yardım kuruluşu ve hatta Biden yönetimi, bu katliamın derhal durdurulmasını istedi. İrlanda, İspanya, Norveç ve en son Slovenya Filistin Devleti’ni geçen hafta resmen tanıdı. Netanyahu yönetimindeki İsrail, giderek uluslararası camiadan izole oluyor, yalnızlaşıyor. Bu filmin sonunda mutlaka, bu katliam emirlerini veren ve kanun dışına çıkan herkes hak ettiği cezayı alacak.
