İsrail ile Hamas arasındaki savaş yalnızca bölgesel bir yangın riski taşımıyor. Aynı zamanda küresel güç dengesini de etkiliyor, Amerika ve Avrupa’nın kaynaklarını zorluyor, Rusya üzerindeki baskıyı hafifletiyor ve Çin’e yeni fırsatlar sunuyor. ABD’nin boşalttığı alanı mutlaka başkaları doldurur. Farkındaysanız Başkan Biden, baktı ki sadece dışişleri bakanının mekik diplomasisi ile olmayacak, 81 yaşında bizzat kalkıp bölgeye geldi. Askeri imkanlarını da zorlayarak, 2 savaş gemisi grubu ile Ortadoğu’da terk ettiği alanda nüfuzunu geri kazanmaya çabalıyor.
BATI’NIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
Rusya, özellikle de Putin bu süreçte sessizliğini koruyor. Putin, 7 Ekim’de Hamas’ın katlettiği vatandaşları için İsrail’e taziye bile sunmadı. Ukrayna’da Rusya’nın sivillere yönelik katliamlarını açıkça kınayan Batı, İsrail karşısında sessiz. Putin, İsrail’in Gazze’de savaş suçu sayılabilecek vahşetine karşı sadece hafif eleştirilerde bulunan Batı dünyasının ikiyüzlülüğünü izliyor gibi. Ortadoğu’daki savaş Lübnan’ı ve ardından doğrudan İran ve ABD’yi kapsayacak şekilde genişlerse, Ukrayna’ya yapılması planlanan askeri yardımın zaten azalan kaynakları daha da kıt hale gelebilir. Çin de Filistin davasını onlarca yıldır yapmadığı şekilde sahiplendi. İsrail’le bir zamanlar samimi olan ilişkisi şimdi paramparça.
Pekin, Sincan’da Uygurlara yaptığı baskı, yıldırma, yok etme politikasını ‘terörizmle mücadele’ diye nitelerken; Hamas saldırısını tanımlarken (ki 4 Çin vatandaşı öldürüldü, 3’ü rehin alındı) ‘terörizm’ kelimesini kullanmaktan kaçınması dikkat çekici. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Hamas’ın saldırısının savaşı tetiklemesinden bu yana yaptığı ilk kamuoyu konuşmasında “Meselenin özü, Filistin halkına karşı adaletin yerine getirilmemesidir” dedi.
Çin de Tayvan’ın geleceği konusunda ABD ile olası bir savaşa hazırlanırken, Washington’un dikkatinin Ortadoğu’ya kaymasından yararlanıyor. Gelişmekte olan ülkelere ABD’yi istikrarsızlık sembolü, kendisini ise barış faktörü, daha çekici bir aktör olarak sunmaya çalışıyor. Modernleşmek için ekonomik ve teknolojik fırsatlardan yararlanmaya çalışan ilerici Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi Rusya, Çin ve İran’ın kesinlikle lehine değildi.
ENERJİ KRİZİ ÇIKABİLİR
İsrail-Hamas çatışması aynı zamanda Çin’in Asya’daki ana rakibi olan ve son yıllarda İsrail’e daha da yakınlaşan Hindistan’a da darbe vurdu. Daha eylül ayında Yeni Delhi yöntemi ile Biden yönetimi; Hindistan’ı, Ortadoğu’yu ve Avrupa’yı birbirine bağlayacak, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail üzerinden geçecek ve Çin’in ‘Kuşak ve Yol’ projesine rakip olacak bir transit koridoru planladıklarını duyurmuştu. Ancak planın önemli bir unsuru olan İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi görüşmeleri Gazze’deki kıyım nedeniyle sekteye uğradı ve geleceği artık belirsiz. Savaşın tırmanması bir enerji krizine de neden olabilir ve potansiyel olarak Ortadoğu’nun Rus petrol ve doğalgazına alternatif projelerini sekteye uğratabilir. Bunlardan en önemlisi tabii ki, Mısır-İsrail ortaklığıyla Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazı Avrupa’ya taşıyacak boru hattı projesi.
Bir diğer önemsediğim konu da Ortadoğu’da başlayan yangının Avrupa-Amerika sokaklarına taşınması ki, geçen hafta birçok Batı başkentinde sokak gösterileri başladı ve hatta maalesef fanatikler masum insanların kanını da akıttı. Çatışmanın bölgeye yayılması, Avrupa’nın karşısına Ukrayna, İran, Kafkasya, Balkanlar sorunlarının dışında yeni bir sorun daha çıkaracak. O da kendi içlerinde çatışmaya varabilecek şiddetli protestolara yol açacak.