Seçimlerden yüzde 87’lik bir zaferle çıkan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, çeyrek asırlık iktidarını perçinlerken, Avrupa’da yeni bir çatışmanın ayak sesleri de duyulmaya başladı. Yugoslavya’nın kanlı dağılışından 30 yıl sonra, Sırbistan ile Kosova arasındaki etnik çatışmalar yeniden alevleniyor ve satranç masasındaki Putin’in bir sonraki hamlesinin Balkanlar olacağından da kuşku yok. Bu konuda The Wall Street Journal’de yayınlanan bir makale dikkatimi çekti.
Putin, Doğu’ya genişleme iştahından vazgeçmeyen NATO’yu, daha doğrusu ABD’yi, zayıflatma ve Rusya’yı tarihsel sınırlarına geri döndürmek konusunda samimi açıklamalar yapıyor. Rus birlikleri Ukrayna’da kayıplar vermesine rağmen işgal ettiği topraklarda (Kırım dahil ülkenin yüzde 22’sinde) tutunuyor. Hal böyleyken, Moskova’nın kıtanın başka yerlerinde sorun çıkartarak kazanacağı çok şey var.
Doğru bölgesel kriz, Kremlin’e silah ticareti ve arabuluculuk yoluyla yerel nüfuz kazanma fırsatı verirken, dikkatleri Ukrayna’dan uzaklaştırıp Rusya’ya Batılı liderler üzerinde avantaj sağlayabilir. Balkanlar; daha açık konuşmak gerekirse NATO üyesi olmayan Bosna-Hersek ve Kosova mükemmel bir aday. Tıpkı Moskova’nın ‘Rus dünyası’ olarak adlandırdığı bölgeye hâkim olmaya çalışması gibi, Sırbistan da uzun süredir ‘Sırp dünyasını’ birleştirme çağrısında bulunuyor. 1998’de Sırplar Kosova’yı işgal etmiş, etnik Arnavutları öldürmüştü. NATO sayesinde 1999’da bu işgal son bulmuştu.
SIRPLAR BAHANE ARIYOR
Binlerce NATO askeri hâlâ barış gücü olarak Kosova’da kalsa da gerilim yüksek. Sırbistan’ın milliyetçi Cumhurbaşkanı Aleksander Vuciç, ülkesinde iktidarını ve hakimiyetini pekiştiriyor ve Rusya’nın desteğiyle Kosova’da olay çıkartmak için fırsat kolluyor. Geçen yıl denedi, yaptı da...
Sırbistan her an askeri bir işgal başlatabilir. Zaten harekete geçmek için bir bahane bulmaya istekli görünüyor. Geçen ay Sırbistan, Kosova’nın Sırp dinarını para birimi olarak yasaklamasının etnik temizlik anlamına geldiğini söyledi. Önceki gün ise Vuciç, Moskova’daki terör saldırısıyla ilintili, ABD ve İngiltere’nin konser salonundaki silahlı saldırıyı önceden bildiğini, bunun hesaplanamaz sonuçları olduğunu ifade etti. Olası bir çatışma kolaylıkla NATO üyesi olan komşu Kuzey Makedonya’ya sıçrar. Rusya ve Çin de bu savaşa hem silah hem de paralı asker yollar. Kosova bölgedeki tek barut fıçısı değil. Bosna-Hersek de çöküşün eşiğinde.
Rusya’dan emir alan Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik, yarı özerk bölgesi Sırp Cumhuriyeti’nin ülkeden ayrılacağı tehdidinde bulundu. Bu durum önümüzdeki aylarda, 100 binden fazla insanın katledildiği 1992-95 Bosna Savaşı’na benzer bir etnik savaşı yeniden alevlendirebilir. Zaten gençler de ümidi kesmiş, yaklaşan savaşın ayak seslerini duyabiliyor. Bosna-Hersek’te 18-29 yaş arasındaki gençlerin yüzde 47’si (269 bin kişi) ülkeyi terk etme planı yapıyor. Gençler arası işsizlik yüzde 34. Her yıl vasıflı 55 bin Boşnak kaçıp, başka ülkelerde hayat kuruyor. 3 milyon nüfuslu Bosna-Hersek’in 2070 yılına kadar nüfusunun 1.6 milyonun altına düşeceği tahmin ediliyor. Özetle Putin, NATO’nun kararsız, daha doğrusu isteksiz, en doğrusu etkisiz kalacağından hareketle, bir sonraki hamle olarak Balkanlarda yeni bir cephe açacak. Bölgeye ordu göndermesine de gerek kalmayacak. Peki Türkiye, buna hazırlıklı mı?