Bu, aslında sinema tarihinin en önemli filmlerinden birinin adı. Ama Arjantin-Fransa final maçı için de kullanmak yanlış olmaz. Dünya Kupası tarihinde böylesine nefes kesen finale bir daha rastlanır mı bilinmez. Kupa son ana kadar, Arjantin ile Fransa arasında gidip geldi. İlk yarıda korkak, defansif bir futbol oynayan Fransa, sonra Mbappe ile ayağa kalktı. Ve stattaki 90 bin seyirci ile televizyon başındaki milyonlara heyecandan kalp krizi geçirtecek dakikalar yaşattı.
TURNUVANIN 2 YILDIZI
Bir yerde Messi ile Mbappe maçı da denebilir. Messi kariyerini Dünya Kupası’nı da kaldırarak taçlandırırken, Maradona’dan devraldığı 10 numaralı forma ile de tarihe geçti. Tabii, Arjantin ve Messi için daha söyleyecek çok şey var. Şampiyonanın ilk maçında Suudi Arabistan’a 2-1 yenilmeleri, Messi’nin o maçtaki durgunluğu, Arjantin taraftarlarının hayal kırıklığı... Ama sonrasında vitesi birden ikiye, ikide üçe, dörde, beşe ata ata devleşmesi. Ve gollerini ve güzel asistleri finale kadar art arda sıralaması. Arjantin’in her maçında Messi’nin liderliği ile takımın kendine gelişini ve sonunda şampiyon oluşunu izledik. Final maçını yorumlayan otoriteler “Arjantin daha inançlıydı. Tanrılar da onu istedi” görüşünü paylaştı. Ve Mbappe... Henüz 23 yaşında. Finalde resmen ‘yoktan var etti’ denilebilir. Sanki 70 dakika arkadaşlarını bekleyip, “Tamam ben kendim yapacağım” dedi. Bir süperstarın olması gerektiği gibi goller attı. Futbol ilahları arasına adını şimdiden yazdırdı. Önünde uzun yıllar var. Messi gibi 10 numaralı formayı giyiyor ve ikisi de Fransa liginde aynı takımda oynuyor.
İSİMSİZ KAHRAMANLAR
Her iki takımın fark yaratan isimsiz kahramanları da vardı. Alexis Mac Allister turnuvaya yedek kulübesinde başladı, ancak fırsatı değerlendirdi. 23 yaşındaki oyuncu, Arjantin’in Polonya’ya karşı kazandığı galibiyette gol atarak eleme maçlarının her birinde oynamayı başardı. Enzo Fernandez ise takıma girdikten sonra aynı şekilde etkileyiciydi. Fransa’da ise Kolo Muani hesapta olmayan yıldızdı. Eintracht Frankfurtlu’nun adı orijinal kadroda bile yoktu, sakatlanan Nkunku’nun yerini aldı ve turnuvaya uluslararası bir golü olmadan girdi. Ama talihi yarı finalde Fas’a karşı yedek kulübesinden çıktıktan birkaç dakika sonra gol atmasıyla değişti. Finaldeki etkisi de bir o kadar önemliydi. Penaltıyı kazanarak takımına geri dönüş yolu sundu. Duraklamanın son saniyesinde çektiği şutu, Martinez akıl almaz refleksle kurtaramasaydı, bugün tüm dünya onu konuşuyor olacaktı. Bundan sonraki dünya kupası 2026 yılında. Kanada, Meksika ve ABD ev sahipliğinde ilk kez 32 takım yerine 48 takımın iştiraki ile oynanacak. O kupada da görüşebilmek dileğiyle...