ABD Başkanı Joe Biden’ın kurumlara yaptığı ‘elinizdeki bilgi ve belgeleri açıklayın’ çağrısının ardından ilk olarak NASA, UFO konusundaki bildiklerini bir düzine bilim insanı eşliğinde kamuoyuna açıklamıştı.
Geçen hafta ise Amerikan Temsilciler Meclisi Gözetim Alt Komitesi tarafından düzenlenen UFO oturumuna ifade vermek üzere 3 kişi davet edildi.
Bunlar uçak filo komutanı David Fravor, eski donanma pilotu Ryan Graves ve eski istihbarat yetkilisi David Grusch’tı. Hepsinin şeceresini tek tek yazmayayım ama örnek vermek gerekirse aralarında en kıdemsiz görünen 36 yaşındaki David Grusch Afganistan’da görev yapmış bol madalyalı bir savaş pilotuydu.
Daha sonra Ulusal Jeo Uzamsal İstihbarat Dairesi (NGA) ve Ulusal Keşif Dairesi’nde (NRO) kıdemli memur olarak görev yapmıştı. Sonradan, Belirlenemeyen Hava Cisimleri Görev Gücü’ne gönderilmiş orada veri analizi yapmıştı. Özetle güvenilir bir kişiydi, akıl sağlığı yerindeydi. İfade vermeye çağrılan diğer iki subay da ondan farksızdı.
Türünün ilk örneği olan duruşmada Grusch, ‘saygın’ mevcut ve eski askeri yetkililerden ABD hükümetinin UFO’lar hakkında bilgi sakladığına dair raporlar aldıktan sonra muhbir olmaya karar verdiğini söyledi. Grusch, hükümetin düşen UFO’lara sahip olduğundan ‘kesinlikle’ emin olduğunu ve 4 yıllık bir süreçte 40 tanığı dinlediğini, birden fazla meslektaşının da UFO’lar tarafından yaralandığını anlattı.
Ayrıca, düşen UFO’lardan uzaylıları kurtaran kişilerle konuştuğunu da ekledi. Hatta kendisinin ve eşinin de düşen bir gemideki uzaylıyı gördüğünü ve ‘çok rahatsız edici bir şey’ olduğunu kaydetti. Okyanusta bir kum tanesi kadar yer kaplamayan Dünya’mızdaki insanoğlu daha bitişiğindeki kum taneciğine (galaksiye) dahi seyahat edemezken, uçsuz bucaksız evrende sadece bizim yaşadığımızı düşünmek akla yatkın değil.
Ancak milyonlarca ışık yılı ötedeki galaksilerden gelip de, Dünya’da düşen UFO’lar da niyeyse bana mantıklı gelmiyor. Üstelik bir değil iki değil, okuduğum kadarıyla belki böyle bilindik 10 UFO kazası var. Bu kadar çok kaza, bizim yolcu uçaklarının bile başına gelmiyor. Ayrıca soruyorum, sınır ötesinde sizin bir uçağınız düşse, pilotunuz yaralansa ya da ölse ne yaparsınız?
Hemen oraya bir kurtarma timi yollamaz mısınız? Enkazı geri getirmez misiniz ya da teknolojiyi çalmasınlar diye patlatmaz mısınız? Anladığım kadarıyla uzaylılar düşen hava araçlarını ve içindeki arkadaşlarını pek önemsemiyor. Pentagon’un düşen UFO’ları inceleyerek, geri dönüşüm mühendisliği ile insanlığa yeni teknolojiler kazandırdığı söyleniyor. Evet görünenleri inceleyip kayıt altına alıyor olmaları pek mümkün.
Ama oradan yeni teknolojiler üretmek kolay değil. Diyelim ki, 1800’lü yıllara ışınlanabiliyor olsanız ve elinizdeki telefonu o zamandaki bir grup bilim adamına verseniz, ne yapabilirler? Telefonun içini açsalar dahi ne anlayabilirler, ne üretebilirler. Bu biraz ona benziyor.
Düşen bir UFO’dan insanlık için fayda sağlayacak ne tür bir teknoloji çalabiliriz ki! Çaldıysak bile neden hâlâ bu Dünya’da sürünüyoruz, Gagarin’den bu yana 60 yılda evrende neden bir arpa boyu yol alamadık! Uzaylılara inanıyorum, ancak piksel piksel değil, herkesin elindeki şu ultra mercekli cep kameralarıyla ‘şak’ diye çekilmiş, ‘kristal net’ kareler görmeden olup bitene temkinli yaklaşacağım.
Üstelik UFO ihbarlarının yüzde 90’ı Amerika’da... Nedense uzaylılarda ABD takıntısı var. Uzaylıların bizi istila edeceği endişeleri ise çok yersiz. Çünkü bize kadar gelebiliyorlarsa, evrenin her köşesine gidiyorlardır ve diğer gezegenlerde kolonileşme ya da maden toplama kapasiteleri de vardır.
Amazon’larda eli taşlı mızraklı medeniyetten uzak yerli kabileleri bulunuyor ya, bizim durumumuz aynı öyle. Uzaylılar Dünya’yı neden işgal etsin? Dünya dışı biyolojik canlılar şüphesiz gerçek.
ABD, kamuoyunu buna hazırlıyor olabilir. Ama o zamana kadar anlayamadığımız ve cevaplanması gereken pek çok soru var.