İçkiye ciddi kısıtlamalar geldi. Kısıtlamanın iki önemli gerekçesi var: Bir, içki bu toprakların kültürüne değil, Batı’ya özgü. İki, sağlığa zararlı, gençleri korumalıyız. Bu hafta bu gerekçeleri soruşturalım: Acaba kültürümüzde içki değil sadece ayran vardı da öze mi dönüyoruz? Ya da ‘Yasak, binlerce yıllık geleneği yok edip bizi ataların kültüründen mi koparacak?’ Bir de sürpriz sonuç var: Yasak alkole ilgiyi artırabilir.
Tarihçilerin hemfikir olduğu bir konu var. İnsanlık taş devrinden çıkarken ilk uygarlığı tekerleği ve yazıyı bularak Mezopotamya’da Sümerler attı. O ara içkiyi de buldular. Milattan önce 6. binyılda yani 8 bin yıl önce bitkilerden şarap fermente edip kafayı bulan ilk kavim olmuşlar... Fırat ve Dicle’nin arasındaki topraklarda yani bizim coğrafyamızda yaşamışlardı. Mısırlılar 4 bin yıl önce birayı keşfetmiş. 4 bin 760 yıl önce Mezopotamya’da yazılan, tarihin ilk yazılı hukuk metni Hammurabi Kanunları’ndan birinde meyhaneciler için içki satış düzenlemesi var. Çevremizdeki denizlerde bulunan batıklarda binlerce şarap taşımakta kullanılan milyonlarca amfora bulunuyor. Yukarda göründüğü gibi alkollü içki tamamen Doğulu. Bu toprakların ürünü. Şimdi de “Ama ecdadımız içmezdi” yaklaşımına bir bakalım...
ECDADIMIZ İÇER MİYDİ?
Türklerin şarapla, rakıyla tanışmadan önce berbat bozuk süt tadındaki kımızın tadına sarhoş olmak uğruna katlandıklarını biliyoruz. Yusuf Has Hacip, bin yıl önce temel Türk eserlerinden Kutatgu Bilig’de yöneticiler için “Bey içki içmemeli” diye öğüt veriyor. Bundan bin yıl önce yoğun şekilde içki tüketiliyor olmalı ki uyarma ihtiyacı hissetmiş. Yusuf Has Hacip’e yakın bir zamanda Ömer Hayyam şarap ve eğlence dolu dizelerini Müslüman Türk Büyük Selçuklu Sarayı’nda yazıyordu. Ve Osmanlı... Padişahlar içerdi olayına girmenin zamanı olmasa da 4. Murat’ı anmadan geçmek olmaz. Bir padişah düşünün Bağdat’ı fethetti ama hatırlayan yok. Sokakta sorsanız “Kim?” diye “İçki, tütün içeni idam ederdi” derler. Yani içkiye ağır yasak getirmek Osmanlı için bile o kadar sıra dışıydı ki tarihe fethinizle değil yasak koymanızla geçiyorsunuz. Ve 4. Murat’ın idamla bitiremediği içkiyi günümüz Meclis’inin tamamen bitiremeyeceği kesin. 1634’de 4. Murat’ın yaptığı gibi Osmanlı’da içkinin yasak olduğu dönemler pek azdı. Çoğu zaman Hamr Mukataası ya da Zecriye Vergisi adıyla şaraptan vergi alınarak iyi gelir elde edilirdi. 17. Yüzyıl’da Türkiye’nin hayatına rakı girdi. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde tarçın rakısı, hardaliye rakısı, muz rakısı, nar rakısı, ıhlamur rakısı, saman rakısı, karanfil rakısı, anason rakısından söz ediyor. İstanbul’da çok sayıda kişinin çalıştığı rakı imalathaneleri varmış. 1671’de İzmir’e giden Evliye Çelebi 200 meyhane olduğu bilgisini almış. “Ecdadımız rakı içmezdi. Bizim kültürümüzde içki yok” diyenler için maalesef tarih kitapları daha binlerce aksi örnekle dolu. Bunun da üzerine, içki kültürünü inkar etmek ecdadı inkar etmeye çok yakın...
GENÇLERİ KORUYALIM AMA NASIL?
Sağlığa zararlı. Gençleri koruyalım” gerekçesine gelirsek... Peşinen söyleyelim aşırısı sağlığa zararlıdır ve bağımlılık yapabilir. Ataların söylediği gibi “Adam gibi içmek” gerekir. Kimse günde kişi başı ortalama 1 şişe şaraba eşdeğer alkol tüketen Moldova gibi olmak istemez. Ammaa... Tarih gösterdi ki içki sosyal bir ihtiyaç. O kadar uzun boylu düşünmeyin sadece eğlenme özgürlüğü. Ve yasaklandığı zaman gençlerin ilgisi artıyor. Merdiven altı üretim ölmek ya da kör olmak riskine rağmen müşterisini buluyor. Yasak deyince de en acayip örnek olarak 1920’ler Amerika’sına bakmadan olmaz. Yasakla birlikte Amerikan kentlerinde binlerce yeraltı barı açıldı. Kaçakçılar Amerikan hükümetine kafa tutar boyutta büyüdü. Al Capone gibi şöhretli mafya liderleri türedi. İçki yasağı 1933’te bitse de bu adamlar Amerika’nın başına 1970’lere kadar bela oldu.
UYUŞTURUCU YASAK DA ALKOL NEDEN DEĞİL?
Ve aynı dönemde Amerika’da ve dünyada kokain, eroin, esrar gibi uyuşturucular da yasaklanmıştı. Düşünebiliyor musunuz? O tarihlere kadar uyuşturucular serbestti dünyada. Reklamları bile yapılıyordu. Toplumsal hayatta test edildiler ve yasaklanmalarına karar verildi. Alkol yasağından farklı bir şey oldu.
Kontrolsüz en kötüsü
Uyuşturucu yasağının gerekli olduğu anlaşıldı ve geri adım atılmadı. Yasak sayesinde bağımlılıklar azaldı. Aynı dönemde alkol yasağı da denendi ama kötü toplumsal sonuçları yüzünden geri dönüldü. Bizimki bu boyutta bir yasak değil ama buna hazırlık olarak algılanıyor. Bir korku da şu: Eğer alkolü yasaklama yoluyla ya da vergi artırarak her köşe başında yasadışı üretilen bir ürüne çevirmeyin. İşte o zaman gençler alkolle kontrolsüz kuytuluklarda tanışır. Bir de yanı başımızdaki İran’a bakalım. Alkol tüketimine kırbaç ve ağır hapis cezaları var. İran’a gidenler meşhur alkollü ev partileri ve yeraltı barlarını anlata anlata bitiremiyor.
İçki depolama tehlikesi
Son yasaya son anda konan gece 22.00’den itibaren alkol satış yasağı ise en tehlikelisi. Gece içmek amacıyla eve haddinden fazla içki stoklanmasına sebep olacağı kesin. Halk yasa marifetiyle evinde içki depolamaya, içkiyi gördükçe de daha çok içmeye sevk edilecek. Bu arada kimsenin 18 yaşın altındakileri içkiden korumaya itirazı yok. İtiraz, 18 yaşın üzerindekilerin sosyal hayatı ara sıra ya da her gün içki içerek yaşama özgürlüğünün kısıtlanmasına.
TÜRKİYE TÜKETİMDE 150’NCİ
OECD, 30 üyesinin alkole karşı aldığı önlemleri tek tek puanlamış. Alkol fiyatlarını yüksek tutma, alkollü araç kullanmaya ceza verme, alkol reklamlarına kısıtlama kategorilerinde Türkiye hep orta düzeyde puanlar almış. Alkole karşı en sert önlem alanlar sıralamasında Türkiye 12’nci. Bu yasa yürürlüğe girdikten sonra da üstlere tırmanacağımız kesin. “Alkole karşı bizden sert önlemleri var” denen Amerika, İngiltere’nin de hali hazırda önündeyiz. Ayrıca yılda 1.5 litre kişi başı alkol tüketimiyle alkol tüketiminde OECD sonuncusuyuz. Kısacası alkol yasağına en az ihtiyaç duyan ülkeyiz. Alkol yasağını savunanların en önemli dayanaklarından biri de Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) başlattığı mücadeledir. İçmenin sosyal bir durum olduğunun altını çizen DSÖ, mücadelesini ‘alkolün zararlı şekilde kullanımını önleme’ (harmful use of alcohol) şeklinde açıklıyor. DSÖ rakamlarına göre dünyada kişi başı alkol tüketiminde 150’nci sıradayız. Irak ve Lübnan Türkiye’den daha çok tüketiyor.
**
(26 Mayıs 2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır)