Elektrikli araçlar deprem gibi büyük afetlerin oluşturduğu yıkıcı etkiler sonrasında enerji kesintilerine çözümler sunuyor. Isıtma, aydınlatma…
ÇEVRE DOSTU VE SESSİZ
Elektrikli araçlar, sıfır emisyon avantajı, sessizliği, çevre dostu olması ve ekonomik kullanım özellikleriyle giderek daha popüler hale geliyor. Avrupa başta olmak üzere dünyanın belli ülkelerinde elektrikli araç satışlarında ciddi artış var. 2021 yılı itibarıyla dünyadaki elektrikli araç sayısı yaklaşık 17 milyona ulaştı. AB ülkeleri 2035 yılından itibaren yeni dizel ve benzinli araçların üretilmesine izin vermeyecek. Türkiye’de de bu modellere yönelik talep yüksek ama araç bulunurluklarıyla ilgili sıkıntılar devam ediyor.
AYDINLATMA VE ISITMA
Peki afet ortamında, özellikle deprem sırasında elektrikli otomobiller nasıl kullanılabilir? Burada iki farklı durum karşımıza çıkıyor:
1-Deprem gibi büyük afetlerde ciddi elektrik kesintileri yaşanıyor. Kahramanmaraş merkezli iki depremde bölgemizdeki 10 ilde elektrik altyapısı büyük zarar gördü. Şehirlerin önemli kısmı günlerce elektriksiz kaldı. Belli yerlerde halen elektrik yok. Böylesine büyük yıkım ve kesintilerin olduğu zamanlarda elektrikli araçların gereksinim duyduğu enerjiyi temin etmek zor. Bu depremde istasyonlara yakıt ulaşmadığı için mazot ve benzin bulmak da kolay olmadı. Ancak bir iki gün içinde sınırlı da olsa araçlarına yakıt bulabildiler. Elektrikli araçlar ise yerinden hareket ettirilemedi.
2-Bazı elektrikli otomobiller, teknolojileri buna uygun ise evlerde veya kamp alanlarında sınırlı bir süreyle aydınlatma veya ısıtma cihazlarını çalıştıracak enerjiyi sağlayabiliyor.
JENERATÖR GİBİ OTOMOBİL
Depremden etkilenen bölgelere ilk günden bu yana desteğini sürdüren Doğan Trend Otomotiv, şimdi de bölgeye enerji desteği sağlamak için kolları sıvadı. Şirket, elektrikli MG modellerini bölgeye doğru yola çıkarıyor. Araçtan araca şarj fonksiyonu olarak bilinen V2L (Vehicle to Load) teknolojisine sahip elektrikli MG modelleri, deprem bölgesinde aydınlatmaya ve ısıtmaya olan ihtiyacı karşılamak için mobil jeneratör görevi üstlenecek.
Bir ucu otomobile bağlanan ve diğer ucunda üçlü priz bulunan özel kablosu sayesinde bir otomobil 70 kilowatt saat elektrik enerjisi sağlayabiliyor. V2L kablosunun takılması ile jeneratöre dönüşen otomobiller, bir ailenin temel ihtiyaçlarını 1 ay boyunca karşılayabiliyor.
2030’DA TAM DEĞİŞİM OLACAK
Peugeot, E-Lion Projesi kapsamında geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği özel etkinlikte markanın elektrikliye geçiş yolundaki iddialı hedeflerini ve stratejilerini açıkladı. 2023 yılında Peugeot ürün gamındaki her model elektrik destekli olacakken, 2025 yılında markanın tüm modellerinde tamamen elektrikli bir ürün seçeneği olacak. 2030 yılına gelindiğindeyse Avrupa’da satılan Peugeot modellerinin tamamının tamamen elektrikli olması planlanıyor. Önümüzdeki 2 yıl boyunca 5 yeni Peugeot modelinin lansmanı gerçekleştirilecek. e-308 ile beraber Avrupa’nın ilk elektrikli station modeli e-308 SW, e-408, e-3008 ve e-5008, bu 5 modeli oluşturacak. Elektrikli 308 ve 308 SW, 156 beygir güç üreten ve 400 km’nin üzerinde menzile sahip yeni bir elektromotorla yollara çıkacak.
BUZDA DİRENÇ REKORU
Skoda, tam elektrikli performans modeli Enyaq RS iV SUV ile iki dünya rekoru unvanı kazandı. Enyaq RS iV SUV ile araç kategorisinde ‘Buz Üzerinde Aralıksız En Uzun Drift’ ve ‘Bir Elektrikli Araç ile Buz Üzerinde Aralıksız En Uzun Drift’ rekorlarını kırdı. Guinness Dünya Rekorları tarafından onaylanan bu denemeler, otomobil yazarı Richard Meaden tarafından, İsveç’in Östersund yakınlarındaki donmuş Stortjärnen gölünde 188 bin 496 metrelik dairesel bir çevreye sahip pistte gerçekleştirildi. Skoda Enyaq RS iV SUV ile 15 dakikadan daha uzun süre ve 7.351 km boyunca kontrollü kaymalar gerçekleştirildi. Bu başarıyla birlikte Skoda tam elektrikli araçların yeni bir performans kapısı araladığını kanıtlarken, otomobillerinin dayanıklığının ve kontrol kabiliyetinin de altını çizdi.
DEPREM RİSKİNE KARŞI BİSİKLET
Ülkemizde İstanbul ve İzmir gibi metropoller başta olmak üzere büyük şehirler depreme dayanıklı konut ve işyerleri açısından maalesef hazırlıksız durumda. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın son yıllardaki çalışmalarıyla karayolu ağının kalitesi ve güvenlik seviyesinde ciddi artışlar yaşandı. Bununla birlikte şehir içi yollarda ve sokaklarda olabilecek bina yıkıntıları nedeniyle motorlu vasıta kullanmak hayli güç olacak. Olası büyük depremde yakıt temini ve elektrik kesintilerinden ötürü istasyonların kısmen çalışmaması otomobillerin kullanımını büyük oranda sınırlayacak, hatta motosikletler de sanıldığı kadar işlevsel olmayacak.
Olası depremler ve büyük afetlerde kısa mesafede hayati ulaşımı sağlamanın önemli bir aracı olarak bisiklet ön plana çıkıyor. İlgili bakanlıklar, yerel yönetimler ve sivil toplum Türkiye’de el ele vererek mutlaka bir bisiklet seferberliği başlatmalı. Bisiklet, sağlıklı yaşam ve ekonomik ulaşım gibi yönlerinin yanında birçok yönüyle hayat kurtarıcı olacak.