Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere bir dizi ülke, bazı istihbarat raporlarına dayanarak Türkiye’de terör saldırısı olabileceği şeklinde vatandaşlarına uyarıda bulundu. Kimi ülkeler önlem olarak İstanbul’daki başkonsolosluklarını kısa süre ile kapatma kararı aldı. Sözü edilen raporların, küresel gelişmelere bağlı hadiselerden kaynaklanma ihtimali var. Bazı bilgiler ise Türkiye’de bulunduğu düşünülen ve eylem gerçekleştirme ihtimali olan kişilerle ilgili.
Şunu kesin biliyoruz ki, terörist grupların önemli kısmı çeşitli ülkelerin istihbarat organları tarafından tanınıyor veya kullanılıyor. Geçmişte bunun örnekleri El Kaide, DEAŞ, Taliban gibi örgütlerin saldırılarında karşımıza çıktı. Hiçbir örgüt, dışarıdan bilgi, insan ve para kaynağı olmadan yaşayamaz. Nitekim kısa süre önce İstanbul Taksim’de meydana gelen terör saldırısının arkasında da sadece bir iki kişinin değil, çeşitli örgütlerin aklının olduğu değerlendiriliyor.
İstanbul ve genel olarak Türkiye, suç eylemleri, kitlesel saldırılar ve diğer riskler açısından dünyanın diğer büyük merkezlerinden daha tehlikeli değil. Ancak “Ortada hiçbir sorun yok, bu konularda çok rahatız” da diyemeyiz. Her bir istihbarat raporu ve bildirim mutlaka ciddiyetle ele alınmalı. Dikkatle üzerine gidildiğine de hiç şüphe duymuyorum.
Bu konularda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), İçişleri Bakanlığı ve diğer güvenlik birimleri arasında sıkı bir koordinasyon var. Hatta geçtiğimiz aylarda MİT ile İsrail İstihbarat Teşkilatı MOSSAD arasındaki yakın iş birliği ve yardımlaşma sayesinde Türkiye’yi ziyaret eden İsraillilere yönelik olası kaçırma, saldırı planları boşa çıkarılmıştı.
İSVEÇ’TEKİ ÇİRKİN HADİSE
Türkiye’deki bazı kişiler bireysel olarak İsveç’teki çirkin olayları protesto etmek ve bir tür misillemede bulunmak için akıl dışı yollara yönelebilir. Bu yönde endişeler olduğunu duyuyorum. İsveç’teki kutsal kitaba yönelik yapılanların rezil ve kabul edilemez olduğunu neredeyse herkes söyledi, mesajlar paylaşıldı, kınamalar geldi.
Buna verilecek tepki, meşru, hukuki ve mantıklı olduğu sürece elbette anlamlı ve hatta yararlı olur. Ancak birileri bunun üzerinden Türkiye’de huzuru bozacak, güvenliği tehlikeye atacak şeyler yaparsa bu asla kabul edilemez. Eğer münferit kişiler İsveç’teki olaya misilleme olarak Türkiye’de yaşayan farklı inançlardan vatandaşlarımıza veya onların ibadethanelerine zarar verecek olursa bundan yine en büyük zararı ülkemiz görür.
Türkiye, dünyanın çeşitli ülkelerindeki meczupların veya örgütlerle bağlantılı kötü niyetli kişilerin saçmalıklarına yanıt verilecek bir test sahası değildir. Stockholm’deki çirkin olayla ilgili tepkiler, devlet, yönetim, sivil toplum ve kurumlar düzeyinde zaten en sert biçimde gösterildi.
Bunun ötesine geçip Türkiye’nin olgun ve akılcı duruşuna gölge düşürebilecek her girişimin karşısında olmak gerekir. Ben özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu ve buna benzer olaylar nedeniyle galeyana gelebilecek kişilere doğru mesajların iletilmesinde kritik rolde olduğunu düşünüyorum.