Giriş
Geçmişte AK Parti hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı dâhil pek çok önemli görevde bulunan Ali Babacan, kısa süre önce AK Parti’den ayrılmış ve yeni bir parti kurmak için kolları sıvamıştı. Uzun bir aradan sonra ilk kez televizyona çıktı ve HABERTÜRK’te Teke Tek programında soruları yanıtladı. İçeride ve dışarıda çok önemli gelişmeler yaşanırken suskun kaldığı için “Acaba aktif siyaset hedefinden vaz mı geçiyor?” sorularının sorulduğu bir dönemde bu röportajı vererek yola devam ettiğini gösterdi.
Bendeki Ali Babacan izlenimi genel olarak şöyle: Danimarkalı bir siyasetçi sakinliğiyle konuşuyor. Meseleleri ele alışı temkinli. Polemikçi değil. Her zamanki gibi çok dikkatli seçiyor sözcüklerini. Daha önce birlikte hareket ettiği yol arkadaşlarını kırmamaya özen gösteriyor. Türkiye’de siyaset sert ve kırıcıdır.
Merak ediyorum, acaba yarın Türkiye seçim havasına girdiğinde Ali Babacan, bu çizgide kalabilecek mi? Ali Babacan’ın başarılı olabilmesi için AK Parti tabanının desteğine ihtiyacı var. 20 yıldır AK Parti ile beraber yürümüş merkez sağ tabanı irite etmemek için de özel bir dikkat gösterdiğini gözlemliyorum. Bununla beraber Babacan katıldığı televizyon programında iktidara daha önce hiç olmadığı kadar sert sözlerle yüklendi.
Siyasete atılma gerekçesini açıklarken “Ülkenin karanlık tünele girdiğini gördük” ve “Büyük bir ekonomik krizle karşı karşıyayız” gibi ifadeler kullandı. Babacan, sadece merkezi yönetimin güçlenmesi iddialarını dile getirmiyor; tıpkı Gül gibi yeni bir anayasa yapılmasını ve parlamenter sisteme dönüşü savunuyor.
Babacan’ın bundan sonraki hamleleri konusunda çok merak edilen hususlar var: Türkiye siyaseti, lider düzeyinde heyecan yaratamayan siyasi girişimlerin çoğunlukla başarılı olamadığını gösteriyor. Babacan, farklı çevrelerde önemsenen ve saygı gösterilen bir isim olmasına rağmen liderlik özellikleri ortaya koyabilecek mi, bunu henüz kimse bilmiyor.
Rakibi doğrudan eleştirmemeye çalışarak sadece hataları sıralayıp, proje önererek kitleleri motive edebilecek mi? Babacan’ın partisini kurumsal bir yapıya taşıdıktan sonra farklı bir lidere mi teslim edeceği yoksa sonuna kadar bu yolda kendisinin mi yürüyeceği konusunu da netleştirmesi gerekiyor. Beşir Atalay, Sadullah Ergin, Nihat Ergün gibi isimlerle yakın iletişim hâlinde olduğunu söyledi.
Babacan, AK Parti küskünleri veya aradıklarını bulamayanlarla hareketini güçlendirmek isteyecek gibi görünüyor. Abdullah Gül’ün şu aşamada partinin içinde değil ama fikir ve strateji düzeyinde tam destek verdiği açık. Ahmet Davutoğlu ile yakın veya orta vadede işbirliği görünmüyor ancak ben yine de kapıların tamamen kapalı olmadığını düşünüyorum.
