Türkiye son dönemde Avrasya coğrafyasındaki ülkelerle ilişkilerini geliştirmek için ciddi çaba harcıyor. Ben bu yönelimi doğru buluyorum, çünkü çok uzun yıllar ihmal ettiğimiz bir coğrafyaydı. Dünyayı âdeta Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’dan ibaret sanıyorduk.
Ankara’nın son 10 yılda Afrika’da etkinlik kazanmak için attığı adımlar da kıymetli. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte gerçekleştirdiği Çin, Hindistan ve Afrika ülkeleri ziyaretlerini takip etmiştim, Türk tarafının gayretlerine tanık oldum.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) genellikle Cumhurbaşkanı’nın ziyaret dönemlerinde gidilen ülkelerle ikili ekonomik zirveler düzenliyor ve iş dünyasını bir araya getiriyor. Ancak Afrika kolay bir yer değil, çok uzun soluklu bakmak ve sabretmek gerekiyor.
Mali kaynakları sınırlı olduğu için de kimi zaman ciddi ödeme güçlükleri çıkıyor. Afrika’nın doğusundaki iki ülke Somali ve Sudan, doğal kaynakları ve potansiyeli açısından Türkiye için çok önemli. Sudan ile önceki yönetim döneminde anlaşmaya varılan Savakin Adası’nın kullanılması ve tarım alanlarının kiralanması gibi stratejik kararların geleceği şu an beklemede.
Ben dış ticaret açısından asıl zorluğun Çin ve Rusya cephesinde olduğunu görüyorum. Türkiye her iki ülkeyle de ekonomik ilişkilerini çok daha ileri boyuta taşımak istiyor. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile karşılıklı ticaretin 100 milyar dolara çıkarılmasına vurgu yapıyor. Ancak Rusya ve Çin ile ticarette şu an Türkiye’nin aleyhine muazzam bir açık var.
İki ülkenin şimdiki politikalarını devam ettirmeleri durumunda da bu farkın kapanması kolay değil. İlişkilerimizde bu kadar ileri adımlar attığımız Moskova hâlâ bazı Türk mallarına aşırı engeller uyguluyor. Çin tarafında işimiz daha zor. Çin dünyada en fazla yatırım yapan ülkelerden biri olmasına rağmen Türkiye, Çinlilerin yatırım radarında etkili bir yerde değil. Bu ülkeyle dış ticaret açığımız 20 milyar dolar seviyesinde. Her şeyi ithal etmemize rağmen çok az ürün ihraç edebiliyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Pekin Büyükelçisi Emin Önen, CNN Türk’teki Hafta Sonu programımda konuğum oldu. Büyük gayretler sonucunda Çin’e yaş meyve ve su ürünleri ihracatının başladığını anlattı. Bundan 15 yıl önce belirlenen, yılda 500 bin turist çekme hedefine ise ancak bu yıl ulaşabileceğiz.
Büyükelçi Emin Önen, Türkiye kamuoyunun Çinliler için yeterince hazırlık yapmadığını, dil bilen insan sayısının çok yetersiz olduğunu, konaklama tesislerinde Uzakdoğu mutfağı için bile çalışma bulunmadığının altını çizdi.
Ben, Rusya ve Çin’in ekonomik ortaklık ve yatırım açısından Avrupa Birliği ve ABD’ye alternatif olabileceğini sanmıyorum. Ancak Hindistan’ı da dâhil ederek söylüyorum; Asya’yla sonuç alabileceğimiz bir ilişki kurmak istiyorsak çok daha fazla çalışmak, her sektörde bu ülkelere dönük somut adımlar atmak durumundayız.