Demokratik ve açık bir toplumda farklılıklar üzerinden kavga üretmek en olmayacak şeydir. En başından beri buna inandım. Kutuplaşma, kamplaşma bize zarar verdi, vermeye de devam ediyor.
Hayata dair her olaya olaya “Bizden olanlar” ve “Karşı taraftakiler” diye bakamayız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın genellikle mitinglerinin sonunda dile getirdiği “Hep birlikte Türkiye’yiz” sözünü kıymetli buluyorum. Bunun için hepimiz çaba harcamalıyız. Seçimleri sonuçları üzerinden tartışır, yeni değerlendirmeler yaparız. Esas olan Türkiye’dir, esas olan demokrasi ve hukuka bağlılıktır. Bu çizgiden geri dönmemiz söz konusu olamaz. Türkiye kapalı bir ülke değil, dünyaya ve uluslararası sisteme entegreyiz. O nedenle bir ileri iki geri yapacak lüksümüz yok.
Ekonomide yaşadığımız sorunları da sadece “Türkiye’ye kurulan kumpaslar” olarak değerlendirmeyelim. Böyle kumpas kuranların olduğuna şüphe yok ama her şeyi bunlara bağlarsak reform yapamayız, sorunları tespit edemeyiz. Türkiye’nin muazzam bir potansiyeli var. AVM, konut, dev inşaat projesi yapmanın ötesinde artık kendimizi daha fazla zorlayalım. İnovasyon, teknoloji hedefimiz olmalı.
Pırıl pırıl gençlerimiz var; imkân yaratıldığında dünya çapında işler yapabilecek güçteler. Türkiye’nin İran, Çin ve Rusya ile elbette güçlü ilişkileri olmalı fakat bunu yaparken Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’ne, Batı’ya sırtımızı dönmeyelim. Karşılıklı güvenin tesisi için biz de gayret gösterelim.
Farklı görüşten insanlar birbirlerine sürekli laf sokmaya, sosyal medyada trol orduları kurmaya, iş yapmamaya, bir araya gelmemeye başlarsa o ülkede işbirliği, üretim ve verimlilikten söz edilemez.
Sinerji yapılamaz, özetle huzur kalmaz. CHP’ye yakın-AK Parti’ye yakın, vatansever-vatan haini, liberal-muhafazak, inançlı-inançsız diye sinir uçlarını kaşımak ve hassas alanlarda kışkırtıcı tutum almak kimseye bir şey kazandırmaz. Sorgulayan, tartışan gençlerden korkmayalım. Özgür düşünce Türkiye’nin önünü açar, güçlendirir. Farklılık, rekabet ve tartışma çok sesliliğin göstergesidir ve demokrasinin gereğidir. Fakat tartışmaların toplumu derin şekilde bölmesi ve fay hatlarına neden olması tehlikelidir ve böyle bir ortamın oluşmaması için liderlerin, siyasetçilerin, medyanın ve hepimizin çaba göstermesi gerekir.