Güney Fransa’da, Monaco sınırları içinde yer alan bölgede Oceanographic Museum (Oşinografi Müzesi) adında harika bir yer keşfettim. Müthiş bir denizcilik deneyimi oluşturmayı başarmışlar. Büyük ve tarihî bir yapının içinde dev akvaryum alanlarında belli başlı kategorilerden farklı deniz canlıları yaşamlarını sürdürüyor.
Ben genellikle doğal yaşamın akvaryum ve hayvanat bahçesi gibi yerlerde sergilenmesine biraz mesafeli yaklaşıyorum ancak bu mekânda gördüğüm kadarıyla etik kurallara titizlikle riayet edilmiş ve canlıların zarar görmemesi için ciddi önlemler alınmış. Müze, 1910 yılında Prens I. Albert tarafından kurulmuş.
1957-1988 yılları arasında direktörlüğünü ünlü Fransız deniz bilimci Kaptan Jacques-Yves Cousteau yapmış. TRT’deki müthiş belgeselin etkisi hâlâ aklımda. Ne kadar çok şey öğrenmiştik. İşte, bu müze de tam bir deneyimleme ve öğrenme alanı niteliğinde.
Kocaman akvaryumlarda neler var? Çeşitli türlerde köpekbalıkları, dev kaplumbağalar, mürenler, çöpçü balıklar, inek balığı, piranalar, nesli tükenmek üzere olan deniz canlıları ve daha başka onlarca tür gördüm.
Peki, aynı kısımda birlikte yüzen köpek balıkları, diğer yırtıcılar küçük balıkları yemiyor mu? Doğru bir beslenme programı uygulandığı için böyle bir durum yaşanmıyormuş. Ayrıca karanlıkta daha küçük balıkların büyüklerden gelebilecek tehlikeleri sezebilmesi için özel bir ışıklandırma sistemi kurulmuş.
Diğer bir salonda, tavanda kocaman balina iskeleti karşıma çıktı. Duvara ve zemine yansıtılan doğa görüntüleriyle buzların erimesi ve dev dalgalar gösteriliyor. Çocuklar için çok etkileyici bir deneyim olduğuna tanıklık ettim. Asitlenme, plastikler, atıklar, aşırı avlanma ve diğer sorunlar okyanusları tükenmenin eşiğine getirdi.
Acil önlem alınmazsa tıpkı denizler ve göller gibi okyanuslar da felakete sürüklenecek. Böyle güzel bir müzeyi ziyaret eden bir insan veya küçük bir çocuk buradan çıktıktan sonra canlıların dünyasını çok daha iyi anlar, onlara ve eko sisteme zarar verecek bir davranış içinde olmaz diye düşünüyorum. Uluslararası nitelikte bilim-araştırma merkezleri ve ziyaret alanlarının Türkiye’de de kurulmasını dilerim.
DOSTLARA VEFA
2006 yılında henüz 1 yaşındayken Teşvikiye sakini Ercan Üzmez tarafından Yedikule Hayvan Barınağı’ndan sahiplenilen Tommy, 17 yıl boyunca yaşamını devam ettirdiği mahallesinde ölümsüzleştirildi.
10 Mart 2022 tarihinde hayatını kaybeden sevgi dolu köpek Tommy’nin anısını yaşatmak adına Şişli Belediyesi’nin önderliğinde Royal Canin’in desteği ile sanatçı Behrang Jahanpour tarafından yapılan Tommy heykeli, caddedeki yerini aldı.
Royal Canin Ülke Müdürü Aslı Çelikkol’un sözleri, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin’in yaklaşımı ve mahallelilerin bu güzel jesti bana Japonya’nın başkenti Tokyo’daki Hachiko heykelini hatırlattı.
O da tam bir sevgi hikâyesiydi. Hachiko ölünceye kadar sadakatle bağlı olduğu sahibini her gün işe giderken bindiği Shibuya Metro İstasyonu’nun kapısında beklemişti. Şimdi heykeli orada, gelen geçenleri selamlıyor. Şu dünyada vefa ve sevgi olmasaydı hayat çok daha çekilmez hâle gelmez miydi?