Bu fotoğraf Japonya’dan. Japonya’nın Ankara Büyükelçiliği’nin Ankara sayfasından paylaştılar. 1 Eylül bu ülkede “Afet Önleme Günü”. Her sene 1 Eylül’de büyük Kanto depremi anılıyor, saygı duruşunda bulunuluyor. Fakat kuru mesajlar ve klişe cümlelerle geçiştirilmiyor. 7.9’luk depremin oluşturduğu, ülke tarihinin en büyük yıkımının, şehirlerde bir daha aynı zarara yol açmaması için yapılan her şey baştan sona masaya yatırılıyor. Okullar ve işyerlerinde acil durum tatbikatları düzenleniyor, tahliye planları gözden geçiriliyor. Sarsıcı bir depremde insanların binaları nasıl boşaltacağı, nereye sığınacağı veya toplanacağı pratik olarak test ediliyor. Aksayan noktalar gözden geçiriliyor, gerekiyorsa planlar revize ediliyor. Yangın söndürme çalışmaları, yiyecek stokları, hastanelerin durumu kontrol ediliyor.
Japonya’daki bir okulda olası bir deprem anında çocukların kendilerini nasıl koruyacakları tatbikatlarla işte böyle anlatılıyor.
Depremsellik açısından aşağı yukarı Japonya’ya yakın özelliklerde bir ülke olan Türkiye bunları yapıyor mu? Yanıt, hayır! 17 Ağustos depreminin yıldönümünde konuşmalar gerçekleştiriliyor ama otoriteler genellikle âdet yerini bulsun gibi bir tutum takındıklarından pek bir etkisi olmuyor. Mesajlar âdeta uçup gidiyor. Vatandaşlar da günlük dertleri ve sıcak gündemin yorucu fırtınasında yaşam mücadelesinde bulunduklarından bu konuda gerçekten bir şeyler yapılıp yapılmadığını anlayamıyor.
Geçtiğimiz günlerde paylaştığım bir mesajda Türkiye’nin deprem açısından çok riskli bir ülke olduğunu hatırlatmış ve merkezi yönetim ile yerel idareleri acil çalışmaları hızlandırmaya, yapılanları da etkili bir yöntemle kamuoyuyla paylaşmaya çağırmıştım. Benim bu mesajıma şu ana kadar sadece Esenler Belediyesi yanıt verdi. Mehmet Tevfik Göksu ile deprem planlarını, hazırlıkları, özellikle yeni yapılan konutlar özelinde etraflıca konuştuk.
Göksu, okullar ve kamu binalarının çok büyük oranda depreme hazır hâle geldiğini, dayanıksız binaların da farklı yöntemlerle dönüştürülmekte olduğunu aktardı. Ben de bunları POSTA Gazetesi okurlarına aktardım. Ancak Türkiye’de risk altında bulunan tek yer Esenler mi? Neden başka yerlerden ses çıkmıyor? Kimse bu konuyu konuşmak istemiyor mu, yoksa hazırlıklar çok yetersiz olduğu için bilgi paylaşmaktan mı çekiniyorlar?
Acaba Silivri, Avcılar, Bakırköy, Beylikdüzü, Küçükcekmece, Büyükçekmece, Sultanbeyli, Sultangazi, Ümraniye ne durumda? Kentin merkezi ilçelerindeki eski yapı stokunun ne kadarı iyileştirilebildi? Ne kadar bilgiye ulaşabilirsek sorunun üzerine gitmek o kadar mümkün olur. Gerçek veriler bir an önce paylaşılsın. Ulusal ve yerel basın, sosyal medya, YouTube, bütün mecralardan insanlara bilgi aktarılsın.
Çalışkan ve işine odaklı bir isim olan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum da düzenli aralıklarla ülke çapındaki deprem ve afet hazırlıklarını kamuoyuna duyurursa çok faydalı olur. Tıpkı her gün yayınlanan COVID yayılım haritası gibi ülkemizdeki şehirlerde kentsel dönüşüm çalışmalarını renklerle görebileceğimiz bir harita hazırlanarak işe başlanabilir. Hangi il veya bölgenin daha iyi durumda olduğunu, nerede daha fazla çalışma yapmak gerektiğini açık ve şeffaf şekilde herkes öğrenmiş olur.