Giriş
Sarıyer’deki Santa Maria Latin Katolik Kilisesi’nde bir kişinin silahla vurularak öldürülmesini şiddetle kınıyorum. Katledilen Tuncer Cihan isimli vatandaşımızın ailesine başsağlığı dilerim. Ayrıca pazar ayini sırasında vahim olayın yaşandığı kilise cemaatine ve yetkililerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. İstanbul gibi çok kültürlü ve dünya açısından son derece önemli bir yerde bir ibadethaneye yönelik silahlı saldırı doğal olarak dünyanın gözünün buraya çevrilmesine neden oluyor.
İstanbul her dinin mensupları için kucaklayıcı, ibadethanelerin açık olduğu muazzam bir şehirdir. Ülkemizde bu ortamı gölgelemek ve farklı ajandaları uygulamak isteyenler geçmişte de kilise ve sinagoglara saldırılar düzenlemişti. El Kaide, İslami Cihad, DEAŞ gibi terör örgütleri bu hedefler aracılığıyla Türkiye’de istikrarı baltalamaya çalışmışlardı.
Papa Jean Paul’ün 1981 yılında silahla vurulmasının ardında da Mehmet Ali Ağca isimli bir Türk’ün bulunması Batı-Hıristiyan kamuoyunda Türkiye ve Türkler hakkında uzun süre olumsuz yorumların yapılmasına neden olmuştu. Türkiye bugüne kadar PKK teröründe olduğu kadar cihatçı ve selefi terör örgütlerinin eylemleri nedeniyle de ağır sonuçlarla karşılaştı. Önemli bir turizm, kongre ve ziyaret ülkesi olduğumuz için de seyahat uyarılarıyla karşılaştık. Toplu rezervasyon iptalleri oldu, çok ciddi ekonomik kayıplara uğradık.
CUMHURBAŞKANI’NIN TELEFONU
Santa Maria Kilisesi’nde gerçekleşen saldırının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üzüntülerini dile getirmek üzere Latin Katolik toplumu önderlerini araması ve konunun bizzat takipçisi olacağını söylemesi son derece önemliydi. Erdoğan’ın telefonu Türkiye’nin ayrım gözetmeksizin terör örgütleriyle mücadeledeki kararlılığını vurgulaması ve ülkemizdeki farklı inanç gruplarına güvence verilmesi bakımından da altı çizilmesi gereken bir girişimdi. Bu saldırının faillerinin çok kısa bir süre içinde yakalanması memnuniyet verici.
İki katil zanlısının sorgulanmasıyla örgüt bağlantılarının hızlıca tespit edilip sadece tetikçilerin değil Türkiye’yi kaosa sürüklemek isteyen yapıların ortaya çıkarılmasını umuyorum. DEAŞ (IŞİD) örgütü, internet sitesi aracılığıyla Santa Maria Kilisesi’ndeki saldırıyı üstlendi. Tutuklananlardan biri Tacikistan, diğeri Rusya uyruklu. Emniyet ve MİT raporlarında da kısa bir süre önce Türkiye’deki kilise, sinagoglara saldırı hazırlığı içinde olduğu ifade edilen bazı DEAŞ mensuplarına operasyon yapıldığı bilgisi paylaşılmıştı.
İstihbarat birimlerimiz ve polisin bu etkin mücadelesi çok önemli ancak konunun farklı boyutları da var. Ortadoğu ülkelerindeki etkinliğinin azaldığı, bitmekte olduğu değerlendirilen DEAŞ’ın Türkiye’de belli hücrelerle aktif olma durumu ve diğer örgütlerle geçişkenliği çok iyi mercek altına alınmalı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaşanan olayla ilgili açıklamasını çok dikkatle dinledim.
Bakan kısa süre önce yapılan operasyonlarda çok sayıda DEAŞ’lının gözaltına alındığını ifade ederken tutuklananların sayısını da 529 olarak verdi. Bu kadar yüksek bir sayıda DEAŞ terör örgütü mensubunun yakalandığını duymak gerçekten memnuniyet verici. Fakat bir o kadar da kaygı duyuyorum. Neden bu kadar çok DEAŞ mensubu var Türkiye’de? Ne zaman ve nasıl ülkeye girdiler? Sözü edilen teröristlerden bir veya birkaçının bile gözden kaçması ve eyleme girişmeleri Türkiye’yi gerçekten çok kötü bir yere sürükleyebilir.
