Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç’ın iktidar partisi içinde daima bir ağırlığı oldu. Uzun yıllar devlette, hükümette önemli makamlarda bulundu. TBMM Başkanlığı yaptı. Başbakan Yardımcısı iken de kritik konulardan sorumluydu. Ön saflarda pozisyon almadığı sırada da genellikle uyarılarını “Bülent abi” kimliğiyle yaptı.
Devam ettirilen bazı politikalara itirazları olmasına rağmen Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül gibi AK Parti’den kurumsal kopuş yaşamadı. İçeride kalmayı tercih etti ancak kimi zaman eleştirilerini ve farklı politik duruşunu dışarıdan gelen sesler kadar keskin bir şekilde dile getirdi. Bülent Arınç ile Ekim 2015’te bir televizyon yayını yapmıştım. Yine gündemi sarsan açıklamalara imza atmıştı.
Yakın dönem siyasi tarihimize dair en önemli yayınlardan biriydi. O dönemde bu tip televizyon yayınları farklı bir demokratik olgunlukla takip ediliyordu. Bülent Arınç bu kez Habertürk kanalında Mehmet Akif Ersoy’un sunduğu yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı ve yine gündemi belirleyen ifadeler kullandı. Bülent Arınç, “Ne derse desin” diye bakılacak bir isim değil.
Bazı görüşlerini iktidar partisi içinde destekleyenler olduğu gibi tabanda da kısmen karşılık görüyor olabilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arınç’ın kimi değerlendirmelerine katılmıyor olsa bile kategorik olarak yok sayacağını sanmıyorum. Ancak siyasi olarak şöyle bir durum söz konusu; AK Parti bugün için Milliyetçi Hareket Partisi ile uyuma büyük özen gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP ile bir dizi konuda kurumsal işbirliğinin yanı sıra Genel Başkan Devlet Bahçeli ile de saygı ve karşılıklı anlayış esaslı bir diyalog hâlinde. 2023 seçimlerine doğru giden yol haritasında da bu tercihlerin değişeceğine dair bir işaret yok. Diğer taraftan Arınç’ın çıkışının AK Parti’nin milliyetçi damarında ve MHP cenahında tepkiyle karşılandığı ortada.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomi ve hukuk alanında yaptığı değerlendirmelerle önümüzdeki günlerde yeni bir reform ajandası açılacağına işaret etmişti. Erdoğan toplumun farklı kesimlerinde eleştiri konusu olan diğer başlıkları da önümüzdeki günlerde bu çerçevenin içine alabilir. Ancak şu aşamada AK Parti ve HDP’yi yakınlaştıracak köklü adımların atılabileceğini düşünmüyorum.
TRT VE GENÇLER
TRT’nin meslek hayatımda anlamlı bir yeri var. Çocukluğumdan bu yana TRT’yi Türkçenin güzel kullanımı, zengin içerikler ve kamu yayıncılığı ilkelerinde ciddi bir platform olarak gördüm. TRT’nin birçok kanalında yayınlar yaptım. TRT 3’teki müzik programım da uzun süredir dinleyicilerle buluşuyor. TRT’nin düzenlediği Geleceğin İletişimcileri Yarışması’nın ödül töreni için dün akşam TRT2 stüdyolarındaydım.
Farklı kategorilerde yarışan gençlerle birlikte olduk, ödüllerini verdik. Medya eleştirilerinin yoğunlaştığı, güvenilirlik ve itibar konusunda tartışmaların öne çıktığı bir dönemde mesleğimizin genç temsilcilerinin liyakat esası çerçevesinde öne çıkabilmesini çok önemsiyorum. Geleneksel hâle gelen bu yarışma, gelecekte kaliteli içerikler üretilmesi ve medya mecrasında parlak beyinlerin yer bulabilmesi açısından da değerli.