Türk basınının duayen ismi, POSTA Gazetesi’nin Baş Yazarı Rauf Tamer’i kaybettik. Çok uzun yıllardır gazetemizde aralıksız 7 gün köşe yazılarıyla okurlarla buluşuyordu. Rauf Tamer, modern Türkiye tarihinin çok kritik dönemlerine tanıklık etmiş, görüşleriyle milyonlarca kişiyi etkilemiş bir kuşağın son temsilcilerinden biriydi. Rauf Tamer, gazeteci ve aydın kimliğinin yanı sıra insan olarak benim çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir büyüğümdü.
Vefat ettiğinde 86 yaşındaydı, COVID sırasında sıkıntılı günler yaşamıştı, çeşitli sağlık sorunları vardı fakat karşısına oturup sohbet ettiğinizde enerjisi yerine gelir ve size hiçbir sıkıntısını hissettirmezdi. Tanıdığım en çalışkan ve disiplinli gazetecilerden biriydi. Yoğun bir kariyerin ardından insanlar hele belli bir yaşa gelince tempoyu düşürmek, tatile ve dinlenmeye daha çok zaman ayırmak isterler. Rauf Tamer öyle değildi, daima çok çalıştı. Aralıksız haftanın her günü köşe yazısı yazmak müthiş bir disiplin gerektirir. Okumak, araştırmak, soruşturmak zorunludur. Rauf Abi, hayat görgüsü ve birikiminin yanına bu yüksek öğrenme tutkusunu öyle bir yerleştirmişti ki... En karmaşık konuları bile basit ve güzel bir Türkçeyle aktarmayı başarabilen bir isimdi. Yazı dilimizde “fıkra” olarak da tanımlanan kısa yazı ustasıydı.
Gazetecilikte veya akademik hayatta kısa yazı yazmak güçtür, Rauf Abi bunu çok iyi beceriyordu. Bana göre çok önemli bir özelliği de çok ağır ve sıkıntılı konularda bile muhataplarına getirdiği yapıcı ve vurucu eleştirilerdi. Üstelik bunu hep kadife eldivenlerle, kimseyi kırmadan, incitmeden yapıyordu. Hep sorar, anlamaya çalışırdı. Çok iyi bir televizyon izleyicisiydi. Merak duygusu çok yüksekti. Habertürk’ten bu yana televizyon programlarımın takipçisiydi. CNN Türk’teki “Hafta Sonu” programlarımı kaçırmazdı.
Bazı programlardan sonra arar tebrik eder, hatta köşe yazısında bahseder yorumlarımdan alıntılar yapardı. Genç gazetecileri daima teşvik eden ve moral veren bir insan oldu. Medyada yaşanan hadiselerin motivasyonumu kırdığı dönemlerde Rauf Abi daima yanımdaydı. Destekleyici ve yol göstericiydi. Rauf Tamer onlarca farklı yayın organında görev yaptı. Hayatındaki en fazla iz bırakan kurumlardan biri Tercüman Gazetesi’ydi. Gazetemiz POSTA en uzun süre çalıştığı yayın organlarından diğeriydi. Türk basınında iz bırakmış Ilıcak, Doğan ve Demirören Aileleri ile çalıştı. Patron-gazeteci ilişkisinin ötesinde yakın dost oldular.
Güven esaslı birliktelikleri vardı. Pazar günü taziye evinde ziyaret ettiğim oğlu Emir Tamer ve eşi Ayça Tamer ile sohbetimiz esnasında eve gelen veya orada bulunan insanların çeşitliliği Rauf Abi’nin ne kadar çok gönle dokunduğunun da bir göstergesiydi. Aile dostları Nazlı Ilıcak, Mehmet Ali Ilıcak, Meyra Ilıcak, Murat Özyeğin, Methi Bengisu, Nuri Öztaşkın çok güzel hatıralar aktardı. Rauf Tamer benim için birçok yönüyle yeri doldurulamaz biri. Onu çok özleyeceğim. Bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabırlar dilerim, mekânı cennet olsun.
Ankara’da motosiklet kazası sonucu hayatını kaybeden meslektaşımız Burak Bekdil ve kalp krizi sonucu aramızdan ayrılan Gazeteci Bilal Yakınbaş’a Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dilerim.