Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği temsilcileri Cheng Weihua, Qian Xinyi ve Qui Zhenxiong, gazetemizin Ankara bürosunu ziyaret etti. Çin ve Türkiye arasındaki ilişkileri enine boyuna konuşma fırsatı bulduk. Müsteşarlık görevini sürdüren Cheng Weihua mükemmel Türkçe konuşan, yıllarca Ankara’da çalışmış deneyimli bir isim. Çin Büyükelçiliği de Ankara’da en yoğun faaliyet gösteren diplomatik merkezlerden biri durumunda. Ancak iki ülke kurumları ve kamuoyu birbirlerini yeterince tanımıyor.
Pekin ile Ankara arasında yapılması gereken hâlâ çok fazla şey var. Potansiyel ise çok büyük. Dünyanın en büyük iki ekonomisinden biri olan ve yakın gelecekte ABD’yi geride bırakması beklenen Çin’i iyi analiz edecek merkezlere, kurumlara ve akademisyenlere çok ihtiyacımız var. Çin’in de Türkiye’yi mutlaka daha fazla yatırım ve iş birliği yapılabilecek bir ülke olarak radarına almasının gerekli olduğuna inanıyorum.
Beklenen hızla ilerlemeyen diplomatik ve siyasi temasları güçlendirmek için iş dünyası mutlaka devreye girmeli. Çin ve Türkiye geleneksel olarak kararların merkezi otorite tarafından alındığı yapılara sahip olsalar da her şeyi devletin üst düzey makamlarından beklememek gerekir.
Türkiye’de faaliyet gösteren irili ufaklı bin Çin şirketi bulunuyor ancak bunlar birkaçı dışında genellikle dar anlamda kendi alanlarına sıkışmış durumdalar. Oysa Huawei, Geely, ICBC Bank, Ali Baba, Bank of China, Xiaomi gibi devler pek çok şey yapabilir. Ben iş dünyasının ABD-Türkiye ve Türkiye-Avrupa Birliği örneklerinde olduğu gibi Çin ile de ilişkilerin geliştirilmesinde artık lokomotif rol oynaması gerektiğini düşünüyorum.
UÇUŞLARIN DURUMU
Türkiye ile Çin arasındaki uçak seferleri pandemi sonrasında kesintiye uğradı. Türk Hava Yolları’nın Pekin ve Şangay başta olmak üzere Çin’e gerçekleştirdiği tarifeli seferler Çinli otoritelerin onay vermesi hâlinde yeniden başlayacak. Bu yaz belli bir normalleşme olabilir diye tahmin ediyorum. Çin şimdiye kadar “Sıfır COVID” yaklaşımı çerçevesinde çok sıkı karantina kuralları uyguladı.
Bu nedenle dünyanın birçok noktasına seferler durdu. Çin büyükelçiliği yetkilileriyle bu konuyu da konuştuk. Özellikle Şangay gibi büyük şehirlerde nüfus açısından aşırı yoğun bir yerleşim olduğunu, kuralları katı ve kararlı şekilde işletmeye mecbur olduklarını, aksi hâlde bütün ülkede yayılımın çok hızlı olacağını ifade ettiler.
Ticaret konusuna gelince, Çin Türkiye’de enerji ve ulaşım başta olmak üzere büyük projeleri yakından takip ediyor. Müsteşar Weihua, İstanbul-Ankara arasındaki hızlı demiryolunun yapımına katkı verdiklerini ancak Çin’in imkân ve kapasitesi düşünülünce yapılabilecek çok daha fazla şey olduğunu anlattı.
Weihua ile aynı görüşteyim ve bunu her fırsatta dile getiriyorum. Çin ile ilgili gelişmeleri AP, Reuters, BBC gibi ağırlıklı Batı kaynaklarından takip ediyoruz. İçerik zenginliği ve farklılık açısından Xinhua, Anadolu Ajansı ve TRT gibi kurumlar daha fazla rol oynayabilir.