Aynı şarkılarla mutlu oluyor ve hüzünleniyoruz, aynı şeylere gülüyor ya da ağlıyoruz. Yemeklerimiz ortak, isimleri bile benziyor. Kahveyi ve baklavayı çok sevdiğimiz için paylaşamıyoruz. Türk dizileri Yunanistan’da muazzam ilgi görüyor. Yunan müzisyenlerin en fazla ziyaret ettiği ülke de Türkiye.
Bu coğrafya bizim kaderimiz. Yüzyıllarca bir arada yaşadık. Osmanlı İmparatorluğu’nda devlet katında Yunan asıllı önemli isimler görev yaptı, Cumhuriyetin ilanından bugüne Türkiye’de yaşayan Rum vatandaşlarımızdan bilim, sanat ve kültür alanında büyük başarılara imza atanlar oldu.
İstanbul Patrikhanesi, kurumları ve mensuplarıyla birlikte Türkiye’nin çok ciddi bir zenginliği. Patrik Bartholomeos da sadece iki ülkenin yakınlaşması için değil, bölgede barış ve huzur için gayret gösteren bir dini lider.
Yunanistan’da Türk kültürünün derin izleri var. Batı Trakya’da da Müslüman Türkler iki ülke arasında aslında çok güzel bir köprü oluşturuyor.
İkili ticaret hacmimiz 3 milyar dolar civarında. Karşılıklı 1,5 milyon turist ziyareti söz konusu.
Şimdi soruyorum: Bu kadar güzel bir birlikteliğimiz varken neden anlaşmazlıklarımızı kolayca çözmüyoruz?
★
İşte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki günlük Yunanistan ziyareti böyle bir beklenti içinde gerçekleşti. Erdoğan Yunanistan ile dostluğa büyük önem veren ve bunun için çok çalışan bir lider.
Kıbrıs sorununda da cesaretle hareket etmiş ve Annan planı için kişisel inisiyatif almıştı.
Erdoğan’ın Atina’ya gidişiyle 65 yıl aradan sonra ilk kez bir Türk Cumhurbaşkanı Yunanistan’a resmen adım atmış oldu.
Gelin görün ki, Erdoğan ile Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos arasında kameraların önündeki ilk sohbet o kadar uzadı ve bağlamından uzaklaştı ki kamuoyu “Acaba yeni bir kriz mi çıkıyor?” yorumunu yaptı.
Aslında ortada bir kriz yok. Sadece Lozan Antlaşması’nın yorumu ve uygulamaları konusundaki görüş ayrılıkları beklenmedik şekilde yüksek sesle dile getirildi.
Normal şartlar altında Yunan Cumhurbaşkanı sembolik bir statüde olduğu için bu konuların Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ve Erdoğan arasında kapalı kapılar ardında konuşulması ve belli bir ilerleme kaydedilmesi bekleniyordu.
Euronews televizyon kanalına verdiğim demeçte bu durumu “Çok güzel hazırlanmış bir sofra vardı ortada fakat başlangıç yemeği biraz tatsız olduğu için bütün yemeğin havasını etkiledi” benzetmesiyle yorumladım.
Erdoğan’ın ziyareti önemliydi ve iki ülke yakınlaşmasına anlamlı katkı sağladı. Şimdi bu yolda samimiyetle ilerlemek gerek.
12 Aralık 2017, Salı 05:00
Haberin Devamı