Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumartesi günü muhtarlarla yaptığı kahvaltıda dış politika gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu.
ABD ve NATO’ya tepki gösterdi, Türkiye’nin NATO üyeliğinin sorgulanması gerektiğini söyledi.
Bahçeli tepkisinde çok haklı. Bu konuda referanduma gidilse büyük ihtimalle sandıktan da “Ayrılalım” kararı çıkar.
Meşru güvenlik kaygılarımıza yanıt vermeyen, yanımızda durmayan bir ABD var.
NATO da 15 Temmuz darbe kalkışmasında, YPG-PKK terörü ile mücadele ve Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren Suriye ve Irak gibi cephelerde beklediğimiz işbirliğini yapmadı. Bütün bu gerçeklere rağmen kendi isteğimizle NATO’dan ayrılmanın ve kopmanın çıkarlarımızla uyuşmayacağı görüşündeyim. NATO’dan ayrılmak çok stratejik bir karardır ve bunun ne getirip ne götüreceğini iyi hesaplamak gerekir.
Açıklayayım:
Ankara böyle bir adım atarsa elindeki önemli bir kartı ve kozu kaybetmiş olur. Ege ve Akdeniz’de kendi eliyle Yunanistan’a aşırı güç kazandırmış olur.
Rusya ve Çin’e aşırı bağımlı hâle gelir.
NATO dışında farklı kaynaklar ve sistemlere yatırım yapması gerekeceği için silahlanma ve savunma bütçesini artırmak zorunda kalır. NATO menşeili bazı donanım ve parçaları kullanamaz.
İran, Irak ve Suriye gibi bütünüyle istikrarsız komşuların tacizkâr ve tehditkâr tutumları karşısında tamamen yalnız kalır.
Sıkıntılar bununla da kalmaz:
Rusya ile herhangi bir nedenle ciddi anlaşmazlık yaşarsak Moskova bir dizi konuda dayatma yapmaya kalkabilir. Özellikle Kafkaslar, Boğazlar ve Akdeniz’de yaşanacak bir ihtilafta Moskova karşısında çok zor durumda kalabiliriz.
Avrupa Birliği ile tam üyelik görüşmelerinin durma noktasına gelmiş olmasına ilave NATO’dan da kopuş yaşanırsa Türkiye Batı’dan iyice uzaklaşır. Bu durum ekonomi üzerinde çok olumsuz etkiler yaratır. Türkiye’ye en büyük yatırım hâlâ Avrupa ve NATO üyesi ülkelerden geliyor.
Ben güçlüklerine rağmen Avrupa ile ilişkileri belli seviyede tutmanın gerekliliğine inanıyorum. Her türlü haklı ve meşru tepkiyi NATO içinde kalarak göstermenin ve haklarımızı korumak için mücadele vermenin daha doğru olacağı görüşündeyim.
O nedenle Türkiye masaya yumruk vurmanın ötesinde bu dönemde diplomasiyi ve yumuşak gücünü daha fazla çalıştırmalı.
İyi hesaplanmadan atılan adımlar uzun vadede ağır sonuçlar doğuruyor. Unutmayalım; 1980 askerî darbesini yapanların en büyük hatalarından biri Yunanistan’ın NATO’nun askerî kanadına dönüşüne izin vermekti.