Suudi Arabistan asıllı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın feci şekilde katledilmesi ve sonrasındaki siyasi gelişmeler dünyanın gündeminde ciddi yer tutmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çıktığımız Latin Amerika turunda da bu konu Türkiye’nin öncelikli meselelerinden biri oldu.
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın zirveyi bir PR çalışmasına dönüştürüp kendisini aklama ve kurtarma gayretlerine rağmen uluslararası kamuoyunun gözünde bu konu kapanmadı.
Olayın dramatik yanı, dünyanın önemli liderlerinin, Suudi Arabistan’ın parası ve petrolü için bir gazetecinin öldürülmüş olmasını unutmaya hazır olmalarıdır. ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nın (CIA) raporuna karşın Başkan Donald Trump, Selman’ı korumak için yoğun çaba harcamaya devam ediyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de, Buenos Aires’teki G20 zirvesinde Selman ile karşılaştığında son derece sulu bir şekilde şakalaşıp “çak” hareketi yaparak siyaset tarihinde unutulmayacak bir gafa imza attı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da Selman ile yaptığı sohbet sırasında “Ben sana demedim mi...” diye özetlenebilecek sözleri, Batı ile Suudi Arabistan’daki bazı çevrelerin ne kadar kirli bir beraberlik sürdürdüklerini kanıtladı.
Sadece hukuki değil, ahlaki açıdan da bu konuda dik ve kararlı duran tek lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Kaşıkçı hakkında üzeri örtülemeyecek şu gerçekler var önümüzde:
■ Gazeteci Kaşıkçı, Suudi Arabistan’dan gelen bir grup istihbaratçı tarafından 2 Ekim’de İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu içinde öldürüldü, vücudu daha sonra parçalara ayrıldı.
■ Bu eylem planlı bir şekilde gerçekleştirildi.
■ Türkiye resmi bir soruşturma başlattı ve bulgularını uluslararası toplumla paylaştı.
■ Türkiye, cinayeti işleyenler ve azmettirenlerle mevcut Suudi yönetimi arasında ciddi bir ayrım yaptı. Doğrudan bir suçlama yoluna gitmedi. Bununla birlikte Suudi makamları, katillerin iadesi yönündeki taleplere yanıt vermedi. Suudi savcı, işbirliği tekliflerini cevapsız bıraktı.
■ Suudi gazetecinin cesedinin nerede olduğu ve ölüm mangasına yardım ettiği öne sürülen yerel işbirlikçi hakkında bilgi verilmedi. Gazeteciyi öldürmek için Suudi istihbaratına Türkiye’ye gitme emrini kimin verdiği açıklanmadı.
Suudi Arabistan yönetimi mevcut tutumunu sürdürürse, Türkiye açısından Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’ten uluslararası soruşturma başlatmasını istemekten başka yol kalmıyor.