Amerika Birleşik Devletleri’nde Silahlı Kuvvetler ve Dış İlişkiler Komitesi üyesi senatörler, The New York Times gazetesine Türkiye’yle ilgili bir yazı gönderdi. Bu, şimdiye kadar kaleme alınmış en kapsamlı, en sert tehditleri içeren metin diyebilirim. Etkileri itibarıyla Rahip Brunson olayını aşacak, Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasındaki ABD ambargosu ve Irak’ta çuval geçirme olayının toplamı kadar etki yaratabilecek cinsten. Yazının “Ya ABD uçağı ya Rus füzesi, ikisi birden olmaz” başlığını taşıyor. Birkaç kez okudum ve Ankara-Washington ilişkilerinin gerçekten ne kadar kötü bir seviyeye geldiğini gördüm.
Türkiye S-400’leri almaktan vazgeçmezse yaşanacaklar şu üç başlıkta değerlendiriliyor: Türk ekonomisi çok kötü etkilenecek. Doğrudan yatırımlar geri çekilecek. Türkiye’nin savunma ve havacılık endüstrisi ağır yara alacak. Bununla da yetinilmiyor. “Türkiye Rusya’yla bu projede ilerlemeye devam ederse hiçbir F-35 uçağı Türk topraklarına ulaşmayacak, parça üretimi, bakımı, pilotların eğitimi dâhil her şey sona erecek” deniyor. Türkiye’nin F-35 programının önemli bir ortağı olduğu ancak yeri doldurulamaz olmadığı dile getiriliyor.
İlave zararlar şu şekilde sıralanıyor: Şimdiye kadar ödenen 1.2 milyar dolar heba olacak. Türkiye daha sınırlı yeteneklere sahip bir uçakla yetinmek zorunda kalacak, bunların temini de yıllar alacak. Senatörler bütün bunların sonunda “Erdoğan’ın çok önem verdiği savunma endüstrisi, Türk ekonomisinin belkemiği olma özelliğini yitirecek” ifadesini kullanıyor.
Mektubun -görece olarak- yumuşak kısmında ise “Türk dostlarımızın zarar görmesini arzu etmiyoruz. Ankara’nın Moskova ile enerji, turizm ve tarım alanında işbirliği yapmak istemesini anlıyoruz” deniyor.
S-400’lerden vazgeçilmesi durumunda Putin karşı yaptırım kararı alırsa bunun etkilerini hafifletmek için Washington’un elinden geleni yapacağı dile getiriliyor. Yazının “Putin, Sovyetler Birliği ve Çarlık Rusyası’ndan daha dost değil” diye başlayan son kısmında “Moskova’nın Gürcistan, Suriye ve Ukrayna’daki saldırganlıkları Türkiye’yi daha fazla risk altında bıraktı” deniyor.
Burada “Yarın Rusya’nın size karşı hangi hamleyi yapacağı belli olmaz, o zaman da bizi yanınızda göremezsiniz” mesajı var.
Şimdi şöyle bir durum söz konusu; ABD Türkiye’ye karşı bu tehditlerin tamamını hayata geçirebilir mi, yanıtı “evet”. Peki, “ABD bu yaptırımların yıkıcı etkilerinin doğuracağı kalıcı sonuçlarla yüzleşmeye hazır mı?” derseniz bundan pek emin değilim. Bence Amerikalılar da bu işin nerede biteceğini kestiremiyor.