Giriş
İslam karşıtı eylemlerin Türkiye’yi hedef alacak şekilde yapılıyor olması sizin de dikkatinizi çekmiyor mu? Mesela, Kur’an-ı Kerim’in yakılması gibi rezil ve aşağılık eylemler neden örneğin Suudi Arabistan, Mısır, İran gibi bir ülkenin diplomatik temsilciliklerinde değil de Türk büyükelçiliklerinin önünde oluyor? Benim yanıtım şu: Bazı çevreler Batı-Doğu karşıtlığında Türkiye’yi Doğu’nun temsilcisi veya sözcüsü olarak konumlandırmak istiyor. Samuel P. Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” tezinde olduğu gibi Hıristiyanlar ile Müslümanlar, Batılılar ile Doğulular arasında düşmek bilmeyen bir tansiyon olması arzu ediliyor. Bununla beraber ırkçı ve aşırı sağcıların şu hedefleri de var:
- Türkiye’yi meşgul etmek.
- Hükümeti ve kurumları, irrasyonel tepkiler vermesi için zorlamak.
- Yaklaşan seçim döneminde Avrupa ve genel olarak Batı ile Türkiye’nin ilişkilerini sıkıntıya sokmak.
- Türkleri Avrupa’nın istenmeyen, şiddete dönük, hoşgörüsüz, marjinal insanları gibi göstermek.
TUZAKLARA DİKKAT!
İsveç’te Kur’an-ı Kerim yakan Nazi kafalı Danimarka asıllı Rasmus Paludan isimli şahıs sadece ırkçı ve kafatasçı değil, aynı zamanda düşük zekâlı izlenimi uyandırıyor. Paludan, dün de Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da Kur’an yakma eylemine girişti. Hatta bir yerde “Türkiye İsveç’in NATO üyeliğine evet deyinceye kadar her hafta bunu tekrarlayacağım” demiş.
Gerekçesi ne olursa olsun, nefret dolu ırkçı ve rezil eylemlerin kesinlikle bir suç olduğunu düşünüyorum. Ülkelerin ifade özgürlüğü ve demokrasi kriterlerinden bağımsız olarak bu fiillerin alkışlanması ve desteklenmesi dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeyecek. Nazilerin ve aşırı sağcıların yaşattığı acılar tazeyken Avrupa’da aynı yanlışların hâlâ tekrarlanıyor olması akıl alır gibi değil.
O nedenle İsveç makamlarının şimdiki umursamaz ve şımarık tutumlarından vazgeçmelerini dilerim. Diğer taraftan bu tip insanlara verilebilecek en iyi tepkilerden biri onları tamamen yok saymak, boş küme muamelesi yapmaktır. Buna benzer aşağılık eylemlerin arkasındaki motivasyon ve ideolojilerden birinin, insanların kutsal duyguları ve inançlarına saldırırken, geniş kitleleri şiddet eylemlerine teşvik etmek olduğunu akılda tutmakta fayda var.
Kurulan tuzakları tespit edip, çöpe atmak iyi bir yöntemdir. Resme daha geniş çerçevede bakınca şuna inanıyorum: İslam ülkelerinin yapabileceği şey, ekonomi, bilim, endüstri, sanat, demokrasi, insan hakları gibi hayatın çeşitli alanlarında gelişimlerini güçlendirmek ve dünya sahnesine daha iddialı şekilde çıkmak olmalı.
İslam coğrafyasındaki ülkeleri küçük gören, aşağılamaya çalışan ve dışlayanlara verilecek en iyi yanıt budur. Müslümanları geri kalmış göstermek isteyenleri marjinalleştirecek, aşırı sağcı ve ırkçıların sesini kesecek şeylerden birinin koşar adımla kalkınmak ve ileri gitmek olduğuna inanıyorum.
Tarif ettiğim gelişim çizgisinde çok önemli projelere imza atan ve Türk savunma endüstrisinde çıtayı sürekli yükselten Baykar Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’ın dün akşam bir sunumunu izledim. Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’ın davetiyle “Türkiye Yüzyılı-Beyoğlu Buluşmaları” başlığıyla düzenlenen etkinliğe dair izlenimlerimi pazar günü POSTA Gazetesi’nde okuyabilirsiniz
