Giriş
Yeni Zelanda makamlarının, ırkçı terör saldırısı karşısında nasıl bir tutum alacağı merakla bekleniyordu.
Başbakan Jacinda Ardern başta olmak üzere ülkenin önde gelen isimlerinin acılı Müslümanlarla gösterdikleri dayanışma ve empati, gelecek için umut verici bir tutum.
Hükümetin ağır silahlara erişimin yasaklanacağını duyurması da son derece olumlu.
Avrupalı liderler bugüne kadar sağcı ve milliyetçi toplum kesimlerini ürkütmemek için böyle bir dayanışma göstermekten çoğunlukla kaçındılar. Nefret söylemlerini cezalandırma yoluna gitmediler, sadece izleyip halının altına süpürmekle yetindiler.
Gelinen durum ortada. Almanya, Fransa, İsveç, Avusturya, Hollanda gibi ülkelerde aşırı sağ ve ırkçı akımlar ikinci dünya savaşından bu yana en güçlü seviyesinde.
Nefret söylemi, ırkçı saldırılar ve yükselen Neo Naziler sadece Müslümanları değil, çeşitli azınlıkları ve Yahudileri de hedef alıyor. Böyle bir ortamda ortak mücadele ve dayanışma son derece gerekli.
Türkiye Musevi Cemaati, Türkiye’deki Yahudi vatandaşlarımız ve dünya Ortodokslarının dinî merkezi durumundaki İstanbul Rum Patrikhanesi, yayınladıkları mesajlarda Yeni Zelanda ırkçı terör saldırısını güçlü bir dille kınadılar.
Geçen cumartesi İstanbul’daki sinagoglarda hayatını kaybeden Müslümanlar için özel bir dua okundu.
Vatikan, saldırı için terör ifadesini kullanmaktan kaçınırken Ortodoksların dinî önderi Patrik Bartholomeos, saldırıyı net olarak terör saldırısı olarak gördüğünü ilan etti.
Ben, aradaki bu bakış farkını çok önemli buluyorum.
Ülkemizdeki bu önemli kurum ve toplulukların gösterdikleri empatiyi Doğu ve Batı’nın birlikte yaşama kültürünü güçlendiren adımlar olarak değerlendiriyorum.
Diğer taraftan benim dikkat çekmek istediğim bir husus da Türkiye’yi ziyaret etmek isteyen Yeni Zelanda ve Avustralya vatandaşlarının son günlerde kafalarında oluşan tereddütle ilgili. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında altını çizdi. Bu ülkelerden Çanakkale anmaları veya başka bir nedenle Türkiye’ye gelmek isteyenler büyük bir memnuniyet ve sıcak bir dostlukla karşılanacaklar.
“Son terör eyleminin ardından acaba Türkiye’ye gidersek birileri bize misilleme saldırısı yapar mı?” gibi bir endişe yersiz.
Bütün ziyaretçilerin can ve mal güvenliği, Türkiye’de hukukun güvencesi altında.
Ülkemize gelenlerin hangi din, etnik köken ve görüşten olurlarsa olsunlar karşılaşacakları şey, samimi bir misafirperverliktir. Türkiye, hiç kimsenin kaygı duymadan ziyaret edebileceği güvenli bir ülkedir.
