Türkiye bir süredir Ortadoğu’daki komşu ülkelerle yeni bir ilişki arayışında. Ankara ile bölge ülkelerinin arasının açılmasının dört temel gerekçesi var.
1- Mısır’daki darbe ve Türkiye’nin sert tepkisi.
2- Ankara’nın, Arap dünyasında çeşitli ülkelerde aktif olan Müslüman Kardeşler hareketi ile sıkı dayanışması.
3- İsrail’in Gazze’deki eylemleri ve Türkiye’nin yaşananlara en yoğun itiraz eden ülke olması.
4- Suriye’de yaşananlar ve iç savaş. Türkiye ile Mısır’ın yeni yönetiminin karşı karşıya gelmesi, Ortadoğu’da blok olarak hizalanan ülkelerin de Ankara’ya cephe almasına neden oldu. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile neredeyse köprüler tamamen atıldı. Türkiye Arap sokaklarındaki popülaritesini belli oranda korurken Arap ülkelerinin yönetimleri açıkça Türkiye’yi düşman safta değerlendirmeye başladı. Söz konusu devletler, Türkiye’yi “Neo Osmanlıcılık” yapmakla suçladılar.
Türk malları boykot edildi, ziyaretler kesildi. Körfez kaynaklı yatırımlar durma noktasına geldi. Amerika ve Avrupa’da Türkiye aleyhindeki her türlü girişime destek verdiler. Katar, çok uzun süre ilişkilerin sürdüğü tek ülke olarak kaldı. Yıllar sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sorun yaşanan ülkelerle belli düzeylerde ilişki kurulmasına olumlu baktığını açıkladı. Nitekim ilk adımlar hep istihbarat kurumları arasında oldu.
MİT ve Hakan Fidan bir tür gizli diplomaside önemli rol üstlendi. Belli kritik noktalarda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu devreye girdi. Görüşme ve temas trafiği Birleşik Arap Emirlikleri/Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in Ankara’ya gelmesi ve karşılıklı atılan adımlarla belli bir olgunluğa ulaştı. Ben önce Mısır ve ardından Suudi Arabistan ile de belli ilerlemelerin sağlanacağı görüşündeyim.
Mısır ile yürümeyi biraz daha kolay görüyorum. Petrol kaynaklarına sahip olmayan iki ülkenin de bu yakınlaşmadan ciddi çıkarı var. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın (MBS) gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın katledilmesindeki açık rolü nedeniyle Suudi Arabistan ile hareket alanı biraz daha karmaşık. Bakalım, göreceğiz.
OLASI HAMAS ADIMI
Gelelim, Ortadoğu’nun en kritik ülkesi İsrail’e. Ben Ankara-Tel Aviv ilişkilerinde yakında resmi olarak duyurulacak önemli gelişmelerin olacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa süre önce İsrail Cumhurbaşkanı Yitzag Hertzog ve Başbakan Naftali Bennett ile birer telefon görüşmesi gerçekleştirmişti.
Erdoğan, İsrail ve Türkiye’nin ilişkilerinin Ortadoğu’nun güvenliği ve istikrarı açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Bu açıklama, Erdoğan’ın neredeyse 10 yıllık zaman içinde İsrail konusundaki en olumlu sözleri olarak kayıtlara geçti. Çapı ve kapsamını şu anda kestiremiyorum fakat Ankara’dan bir HAMAS adımı gelebilir. Kısa süre önce Birleşik Krallık, HAMAS’ı terör örgütleri listesine almıştı.
Türkiye’nin bugüne kadarki politikalarına bakınca bu düzeyde bir adım gelmesi güç ancak burada faaliyet gösteren bazı örgüt temsilcilerinin ayrılmasının istenmesi gibi sınırlı bir girişim söz konusu olabilir. İsrail ile Türkiye arasında çok uzun süre hayli kötü durumda bulunan ilişkilerin normalleşmesinin önemli yolu, karşılıklı olarak büyükelçilerin atanmasından geçiyor. Yakında bu adımın da geleceğini düşünüyorum.