Beyoğlu’nda doğdum, çocukluğum da orada geçti. Bu nedenle bu kültür dolu ilçede yapılan çalışmaları farklı bir ilgi ve duygusallıkla takip ediyorum. İstiklal Caddesi, arka sokaklar ve tarihi yapılara “Geçmişte nasıldı şimdi ne durumda?” gözüyle bakıyorum. Hayatımızın ilk yıllarında karşılaştığımız şeylerin bıraktığı izler bir başka oluyor. Atlas Sineması ve İstanbul Sinema Müzesi’nin önceki akşam açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Beyoğlu’ndaki hatıralarından söz etti ve buraya ne kadar önem verdiğini anlattı.
Projenin hızla sonuçlanmasında Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un büyük emeği var. Son dönemde her buluşmamızda mutlaka Atlas projesinden söz ediyordu ve “Bakın çok güzel bir mekan ortaya çıkacak” diyordu. Atlas, Bakan Ersoy’un uzun süredir üzerinde çalıştığı Beyoğlu Kültür Yolu’nun da önemli bir noktası. Yapı, Sultan Abdülaziz döneminde Ermeni iş insanı Agop Köçeyan tarafından 1870 yılında inşa edilmiş. Cumhuriyetin ilk döneminde Taksim Vosgeperan Kilisesi Vakfı’na verilmiş.
Sonraki yıllarda Aziz-Ahmet Borovalı, Cevher Özden gibi isimlerin mülkiyetinde kalmış. 1985’te önce Hazine’ye geçmiş, 1992’de Kültür Bakanlığı’na devredilmiş. Son 2 yılda ise gerçekten yoğun bir renovasyon çalışması yürütülmüş. Binanın stili, mimari ve dekoratif özellikleri korunmaya çalışılmış. Modern yaklaşımla yapı temizlenmiş, yeniden düzenlenmiş.
Atlas Sineması’nın merdivenlerinden çıkınca birinci katta sinemaseverleri 1940 yapımı Amerikan Century devasa marka projeksiyon cihazı karşılıyor. Fransız ressam Hippolyte Dominique Berteaux imzalı tavan resimleri çok etkileyici. Müze kısmında dikkat çekici objeler var ben zamanla bu koleksiyonun daha da zenginleşeceğini düşünüyorum.
Salon 481 koltuklu. Makine dairesinde, 35 mm projeksiyon, 7+1 surround ses sistemi ve pandemi şartlarına uygun temiz hava kullanan bir klima ünitesi bulunuyor. Özellikle festival zamanlarında Beyoğlu’nun farklı bir enerjisi olurdu. Bu salonda İstanbul Film Festivali’nde pek çok kült filmi izlemiştik.
“Acaba hatırlayamadığım önemli filmler var mı?” diyerek İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’i aradım. Görgün’ün arşivi çok sağlamdır. İlk gösterim ve retrospektifleri hemen hatırlattı: Stanley Kubrick’in “2001”, Pedro Almadovar’ın “Acı ve Zafer”, Asgar Ferhadi’nin “Satıcı” filmlerini de burada izlemişiz.
Kimler vardı?
Akşamki etkinlik için İstiklal Caddesi’nin bir bölümü yaya geçişlerine kapatılmıştı. Girişleri Tarlabaşı’ndaki Balo Sokak’tan yaptık. Kültür Bakanı Mehmet Ersoy ve eşi Pervin Ersoy Hollywood tarzı kırmızı halıda davetlileri karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan geceye eşi Emine Erdoğan ile geldi. Beyoğlu Belediye Başkanı kimliğiyle önemli çalışmalarda bulunan, şimdi Bakan Yardımcısı olarak görevine devam eden Ahmet Misbah Demircan da oradaydı.
Maskeyle insanları tanımak hayli zor oluyor fakat Türk ve dünya sinemasından bazı oyuncularla birlikte İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Prof. Dr. İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanları Fecir Alptekin, Cemil Ertem, Hümeyra Şahin, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız görebildiğim isimler arasındaydı.
Protokol Müdürü, Büyükelçi Alparslan Acarsoy her zamanki çalışkanlığıyla planlamaları yaparken fotoğrafçı Murat Çetinmühürdar en iyi kareleri yakalamak için koşturuyordu. Etkinliğin sonunda “Bican Efendi Vekilharç” isimli Türkiye’nin ilk yerli sessiz komedi filmi gösterildi. Bu filmin varlığından ilk kez haberdar oldum. 1921 tarihli eser Genelkurmay Başkanlığı’nın arşivinde bulunuyormuş.
Türk sinemasının öncü isimlerinden Fuat Uzkınay’ın görüntü yönetmenliğini yaptığı filmin onarımı Mimar Sinan Üniversitesi tarafından gerçekleştirilmiş. Beyoğlu’nda ne zamandır böyle bir hazırlık görmemiştim. Pandeminin zor şartlarında, yüzlerin asıldığı bu ortamda insanları sanat ve kültür adına, gelecek için umutlandıran bir etkinlik oldu. Atlas projesine emek veren herkesi kutlarım.