Giriş
Kadınlarla ilgili temel ve kritik konuların sadece bir günle sınırlı olmadan hayatın her alanında ciddiyetle ele alınması gerektiğini düşünüyorum. “Kadın” teması, temel bir yurttaşlık konusudur. Sadece 24 saatlik sembolik kutlama ve çiçek alma/verme etkinliğine dönüşürse pek bir anlamı olmaz. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik ve sosyal alanlarda önlerinin açılmasına, desteklenmelerine ihtiyaç var.
Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel’le 7 Mart Cumartesi günü Vodafone tarafından kadınları teşvik etmek amacıyla düzenlenen Beşiktaş- Atletico Madrid karşılaşmasını birlikte izledik. Vodafone Park’taki maçı bizimle birlikte 33 bin kişi seyretti.
Sadece maç izlemek için bu kadar büyük bir kalabalık toplanamazdı. Kadınlarla ilgili duyarlılıklarını göstermek üzere tribünde yerlerini aldılar. Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Kasapoğlu da oradaydı. Vodafone Türkiye CEO’su Colman Deegan ile sohbet etme fırsatı buldum.
Sadece teknoloji adımlarıyla değil, insanların hayatına dokunan sosyal sorumluluk projeleriyle de faydalı olmaya çalıştıklarını anlattı. Kadınların, Vodafone dünyasında çok önemli olmaya devam edeceğinin altını çizdi.
Küresel bir teknoloji ve iletişim devi olan Vodafone’un tepe yönetiminde Türkiye’de yetişmiş çok başarılı bir kadın yönetici olan Serpil Timuray görev yapıyor. Timuray, Türkiye’den Hindistan ve Afrika’ya kadar çok geniş bir coğrafyada kadınların eğitime, bilgiye ulaşması için irili ufaklı projelere katkı sağlamaya devam ediyor. Kadınlara verilen bu destekler çok anlamlı. Keşke Türkiye’deki uluslararası kimlikli büyük kuruluşlar da aynı yolu izlese.
Suriye çatışmaları, sığınmacı krizi ve koronavirüs hadisesi ortaya çıkıncaya kadar Türkiye gündeminin en önemli konularından biri kadına yönelik şiddetti. Neredeyse her gün haberlerde birden fazla cinayet, şiddet haberi veriliyordu. Hiç kuşku yok ki, aynı hızla olaylar devam ediyor ama kamuoyu başka gündemlerle meşgul olduğu için dikkat çekmiyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü de bu sene ağır gündemin gölgesinde kaldığı için bir iki olay dışında dişe dokunur etkinlik/girişim duymadım. Oysa nüfusun yarısını oluşturan, enerjileri, dinamizmleri ve potansiyelleriyle kadınlar, Türkiye’nin bugününde ve geleceğinde daha çok söz sahibi olmalı.
Öne çıkıp sesini duyurmak isteyen kadınlar da ideolojik kutuplaşmanın ve tartışmaların etkisiyle hedeflerine ulaşamıyor. Milyonlarca kadın okuma-yazma becerileri açısından çok gerilerde, bilgisayar ve internete hâlâ uzaklar, çalışan ve üretime katılanların sayısı sınırlı. Bu tablo Türkiye’ye yakışmıyor.
