Kafkaslar'da kalıcı barış isteyen tek ülke Türkiye

Alttaki fotoğrafta gördüğünüz yer İrlanda’nın başkenti Dublin. İki gün boyunca TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Türk parlamenterlerin buradaki temaslarını izledim.

1915 yılında yaşanan üzücü olayları Ermeni soykırımı olarak nitelendiren bir anıt dikkatimi çekti. Söz konusu anıt İrlanda tarihinin en önemli kiliselerinden, 1030 tarihli Hz. İsa Katedrali’nin bahçesine 2015 yılında dikilmiş.

Ermenilerle ilgili konular dini ve kültürel olarak Batı kamuoyunda sempatiyle ele alınırken bu hafta Avrupa Birliği kurumlarındaki oturumlarda da genel olarak Azerbaycan ve ona destek veren Türkiye, Karabağ operasyonları nedeniyle eleştirildi. Bu konular TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un dün Dublin’deki görüşmeleri sırasında ele alındı. Kurtulmuş, muhataplarının gerçeklerle yüzleşmesi için tarih dersi niteliğinde yanıtlar verdi. Numan Kurtulmuş, bu konuların oturumlarda gündeme gelmesi üzerine Azerbaycan’ın Karabağ operasyonlarına ilişkin, “Ermenistan’ın Karabağ’ı 33 yıl süren işgalinin karşısında Azerbaycan’ın kendi topraklarını kurtarma konusunda gösterdiği hassasiyeti anlıyor, takdir ediyor ve sonuna kadar destekliyoruz” diye konuştu.

Kurtulmuş, 33 yıllık işgale karşı uluslararası bütün girişimlerin çaresiz kalması sonucunda Azerbaycan’a başka yol bırakılmadığını ve 44 gün süren bir savaşla Karabağ’ın kurtarıldığını aktardı. Azerbaycan, Türkiye, Rusya, İran, Ermenistan ve Gürcistan’ın yer aldığı altılı ittifakın Kafkaslarda kurmaya çalıştığı barışın, bazıları tarafından zedelenmeye, ortadan kaldırılmaya çalışıldığına dikkati çeken Kurtulmuş, “Karabağ’da Azerbaycan ve Ermenistan arasında sağlanacak barış, en başta bu iki ülke olmak üzere bütün bölge halklarının lehinedir. Zengezur Koridoru’nun açılması asla bir ülkenin inisiyatifine değil, bölge halklarının tamamının yararınadır ve öyle olmasını temenni ediyoruz” dedi.

İKİRCİKLİ POLİTİKALAR

Batılı ülkeler, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki sorunlar konusunda son derece ikircikli bir tutum içinde. Hükümetler çoğunlukla bu konularda ülkelerindeki etkili Ermeni nüfusun istek ve beklentilerine göre kararlar alıyor. Birçok ülkenin parlamentosunda “Ermeni soykırımı” ifadesi kullanılarak alınan karar tasarıları da bu yaklaşımın ürünü. Birçok ülke Türkiye’nin ve Türklerin tezlerini dinlemek bile istemeden çok ağır kararlar verdi, hatta bazıları bunu Ankara ile ilişkilerini normalleştirme şartları arasına aldı. Batı’daki aynı sorunlu yaklaşım bugün de devam ediyor. Türklerle Ermenileri, Azerbaycan’la Ermenistan’ı ortak bir geleceği birlikte inşa etmek için teşvik etmek yerine acıları istismar etme yoluna gidiyorlar. Minsk Grubu, aralarında ABD ve Fransa’nın da bulunduğu ülkeler tarafından Kafkaslar’daki sorunlara çözüm getirmek için oluşturulmuştu. Bugüne kadar dişe dokunur hiçbir şey yapmadılar. Bölgede bugün yaşanan acıların ve dramların sorumlusunu da büyük oranda bu ülkeler olarak görüyorum. Rusya da bölgeyi arka bahçesi olarak gördüğü için daima kontrollü istikrarsızlıktan yana oldu. Bölgede kalıcı bir barış için samimi şekilde çalışan tek ülke Türkiye. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 ülkeyi kapsayan işbirliği çerçevesinin gerçekçi ve geçerli tek inisiyatif olduğuna inanıyorum. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, sertlik yanlıları tarafından devrilmezse bu sürecin gelişimi için hâlâ umut var.