Volkswagen (VW), Türkiye’de otomobil fabrikası kurma kararını uzun değerlendirmelerin ardından kısa süre önce iptal etmişti. Alman şirketinin Manisa’da kurduğu şirketi tasfiye etmesiyle konu tamamen kapanmış oldu. Otomotiv sektörünü neredeyse 35 yıldır yakından takip ediyorum. Bu meseleyi en başından beri izleyen ve yatırımın kesinlikle geleceğine inanmış bir insan olarak benim üzüntüm de büyük.
Şirket, Türkiye’ye gelmek yerine 1 milyar Euro’luk yatırımla Slovakya’daki fabrikasını büyütme kararı aldı. Volkswagen, Slovakya fabrikasında yeni Passat ve Skoda Superb modellerini üretmeyi planlıyor.
İşin ilginç yanı Türkiye dünyada en fazla Passat ve Superb satılan ülkelerin başında geliyor. Passat, devlet kurumları ve kamu tarafından da en fazla kullanılan araçlar arasında. VW’nin bu kararıyla Türkiye, Alman şirketinin sadece pazarı olmaya devam edecek.
Ankara’dan aldığım duyum, bundan sonra kamuyla ilgili satın alma ve kiralama operasyonlarında makam otomobili olarak Volkswagen Passat’ın tercih edilmeyeceği yönünde. Bunun yerine Türkiye’de üretimi olan Toyota, Renault gibi markaların ürünlerinin incelenmesi istenmiş.
Terör örgütü lobisi
VW yönetimi Türkiye ile ilgili kararını pandemi şartlarında daralan otomotiv sektörü ile gerekçelendirmişti. Ancak gerek Almanya’da hükümet çevreleri gerekse Alman basınına yansıyan haberler, konunun başka boyutlarının etkili olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin Suriye’ye yönelik terör operasyonları bu çevrelerde rahatsızlık yaratmış ve “Türkiye masum insanları öldürüyor” propagandası yayılmaya başlamıştı. Alman Parlamentosu’ndaki kimi milletvekilleri, basın yayın organları ve sendikacılar, Alman şirket üzerinde bu alanda ciddi baskı kurdu.
Almanya’da yerleşik, güçlü Türkiye karşıtlığı da eklenince bu yatırım konusuna zaten tereddütlü yaklaşan şirket yönetim kurulu tercihini Slovakya’dan yana kullandı. Almanya gibi Türkiye ile her alanda bu kadar yakın bir ülkenin karşı propagandanın etkisinde kalıp radikal kararlar alması düşündürücü. PKK-YPG lobisi Almanya’da inanılmaz derecede etkili, Almanya’da siyaset kurumları ve sivil toplum kuruluşları nezdinde de istediklerini yaptırıyor. Diğer taraftan 15 Temmuz’dan sonra ağırlıklı olarak Almanya’ya yerleşen FETÖ’cüler de “Türkiye’de gerçekleştireceğiniz her yatırım Erdoğan’ın siyasi ömrünü uzatacak” tezini işliyor.
Diğer taraftan ben Volkswagen’in bu kararını gayriresmi kanallardan “İnsan haklarını ihlal eden bir ülkeye gitmedik” sözleriyle gerekçelendirmesini ahlaki olarak sorunlu buluyorum. Ne yani, Türkiye’de bu kadar uzun süredir faaliyette bulunan Bosch, Siemens, Mercedes Benz ve diğer dev Alman şirketleri kötü bir şey mi yapıyor? Siemens 165 yıldır burada, Geçen süre içinde dünya onlarca savaş ve çatışma görmüş. 7 padişah, 12 Cumhurbaşkanı, 12 başbakan, 2 darbe görmüş ama çekip gitmeyi düşünmemiş!
Bosch Türkiye de, Steven Young yönetiminde başarıdan başarıya koşuyor, üretim ve ihracat rekoru kırıyor. Volkswagen, iş dünyasında ahlakı temsil ediyor da Türkiye’yi seçenler yüzkarası bir durumun içinde mi? Almanya’nın da üyesi olduğu Avrupa Birliği, idam cezasının yürürlükte olduğu Çin’i dünyada insan haklarını en ağır şekilde ihlal eden ülkeler arasında gösteriyor. Volkswagen Grubu’nun Çin’deki milyarlarca Euro’luk yatırımlarını nasıl açıklamak lazım?