Depremin etkilediği illerimizde enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken bir dizi sağlık sorunu kısa, orta ve uzun vadede ciddi riskler oluşturmaya devam ediyor. Komşumuz Suriye de depremden çok etkilendi. Sınırımızın diğer tarafında sağlık şartları çok yetersiz olduğu için kolera vakaları bildiriliyor.
Her ne kadar Türkiye tarafında sıkı tedbirler alınmış olsa da iki ülke arasında gidip gelen insanlar ülkemizde bulunmayan hastalıkları beraberlerinde taşıyabilir. Ateş, öksürük, ishal, burun akıntısı, baş, göğüs ve eklem ağrıları bölgede en fazla karşılaşılan belirtiler arasında. İçme suyu, yiyecekler ve tuvaletle ilgili hijyen şartlarının çeşitli bölgelerimizde henüz yeterince sağlanamamış olması önemli bir sorun oluşturuyor.
Özellikle soğuk havada insanların kapalı yerlerde toplu olarak bir arada bulunma zorunluluğu, solunum yoluyla bulaşan hastalıklar konusunda da çok dikkatli olmamızı gerektiriyor. Depremin yaşandığı ve etkisini hissettirdiği bütün illerimizde havada ciddi boyutta toz var. Sis bulutu gibi adeta belli bir yükseklikte asılı kalan bu tabakanın içinde insan sağlığını tehdit eder nitelikte zararlı partiküller bulunuyor.
Bunların en tehlikelilerinden biri asbest. Özellikle yıkılan binaların, beton ve diğer yapı malzemelerinin içindeki asbeste uzun süre maruz kalınması akciğer kanseri gibi ciddi sorunlara neden olabiliyor. Dikkat çekmek istediğim başka bir konu enkaz yığınlarının durumu.
Şu anda sahada hummalı şekilde enkaz kaldırma çalışmaları yürütülüyor. Belli ölçüde hayatın normale döndürülmesi ve lojistiğin sağlanabilmesi için de bu adım gerekli. İlk verilen bilgiler, bu enkazın Türkiye’nin dört bir yanında kullanılmayan madenlere götürülüp döküleceği şeklindeydi.
Daha sonra belli yerlerde toplanacak enkazın bazı kısımlarının geri dönüştürüleceği bilgisi geldi. Her ne yapılacaksa, bunun halk sağlığına etkileri iyi hesaplanmalı. Bir başka büyük tehlike de ortaya çıkan toksik malzemelerin yeraltı sularına ve toprağa karışması ihtimali.
Bunu engelleyemezsek etkileri on yıllarca sürebilecek bir kirlenmeyle yüz yüze kalabiliriz. Ukrayna’daki Çernobil nükleer santralinde meydana gelen kaza nedeniyle yayılan radyasyon Karadeniz başta olmak üzere ülkemizin birçok yerinde kanser vakalarında patlamaya neden olmuştu.
Deprem bölgesinin bereketli toprakları, aynı zamanda tarım üretimi ve hayvancılık açısından da hayati nitelikte. Gerekli önlemler çok acil alınmazsa toprak ve su yoluyla taşınan toksik atıklar Türkiye’nin önümüzdeki yıllarında gıda güvenliği için çok ciddi tehdit oluşturabilir.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı mutlaka konuyla ilgili kapsamlı bir eylem planı hazırlamalı ve bunu kamuoyuyla paylaşmalı.
ADIYAMAN’DAKİ DURUM
Adıyaman, depremden en olumsuz etkilenen şehirlerimizden biri. Çok ciddi yıkım ve can kaybıyla karşılaştık. Adıyaman ve çevresindeki yerleşim birimlerinde enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Dün Adıyaman’daydım.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu uzun süredir bu bölgede çalışmaları koordine ediyor.
Yaraların sarılmasıyla ilgili atılan adımları ve sonrasında neler yapılacağını Bakan Karaismailoğlu ile konuşuyorum. Bakan’ın açıklamalarını ve Adıyaman’a ilişkin notlarımı gazetemizde aktarmaya devam edeceğim.