İçeride ve dışarıda önemli sınavlarla dolu bir döneme girdik. Önümüzdeki 2 ay gerçekten kritik. Bu takvimde yaşanacak gelişmeler muhtemelen gelecek 5 yılın siyasi ve ekonomik tablosunu belirleyecek.
İlk başlığımız, 23 Haziran İstanbul seçimi sonrasındaki siyasi konjonktür ve bunun ekonomi üzerindeki etkileri... İstanbul’dan çıkacak sonuç Türkiye’nin bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimine hangi şartlarda gireceğini belirleyecek.
Dışişleri Bakanlığı’nın ajandası son yıllarda hiç olmadığı kadar yüklü. Kapımızda devam edenlerin yanı sıra yeni savaşların da çıkma ihtimali var. İran, ambargolar ve tehditler nedeniyle aşırı derecede sıkıştı.
Washington-Tahran gerginliği sıcak bir çatışmaya giderse petrol fiyatları çok kötü etkilenecektir. İran’la ticaret yapmama konusunda -baskı altında olduğumuz için- gelişmelerden en fazla etkilenen ülkelerden biri biziz.
Suriye-İdlib’de dananın kuyruğu kopmak üzere. Türkiye bugüne kadar Soçi ve Astana süreçlerinde Rusya ve İran ile çok yakın hareket etti. Bu işbirliğinin sahada önemli etkileri oldu.
Çatışmalar kontrol altına alındığı için binlerce kişinin hayatı kurtuldu. Ancak basınç giderek yükseliyor ve tarafların marjları daralıyor. Rejimin İdlib çevresine yoğun saldırılarını Rusya uçaklarla havadan destekliyor.
Bu durum oradaki Türk askerlerinin hayatını tehlikeye atıyor. Ayrıca bölgede sıkışıp kalan sivillerin yeni bir göç dalgası oluşturması söz konusu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yıl içinde bir Irak ziyareti planlanıyor.
Sadece güvenlik boyutu değil, ekonomik nedenlerle de Türk şirketleri için Irak bir nefes borusu. Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği ise tamamen S-400’lere kilitlenmiş durumda. Ankara defalarca “Rusya ile füze alım anlaşmasından geri dönüş yok” mesajı verdi.
Washington ise “Alırsanız kesinlikle yaptırımla karşılaşırsınız” diyor. Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı, Pentagon ve ABD Kongresi’nin bütün kanatlarında bu konuda tek ses olmuş durumda.
Süre de marj da daralıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye gelip gelmeyeceği de bu konu ile ilişkilendiriliyor. Türkiye, Rusya ile yapılan anlaşmaya bağlı kalmakta kararlı; fakat olası ABD ambargosunun yaratacağı sonuçlar da hesaplanıyor.
Doğu Akdeniz’deki tansiyon da çok hızlı şekilde yükseliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin askeri düzeyde kararlılığını ortaya koyması belli bir denge yaratıyor kuşkusuz; ancak sahada Türkiye’nin yakın ilişki içinde olduğu ABD ve Fransa gibi ülkelerin Rus kesiminden yana tavır alması işleri iyice zorlaştırıyor. Bu yazıya sığmayan başka konular da var. Özetle; bu yaz sıcak geçecek.