Türkiye-ABD ilişkilerinde daima ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkan lobiler, ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington görüşmesi öncesinde de çok aktif çalıştı. Peki kim bunlar? Ne istiyorlar?
Biraz daha yakından tanıyalım:
■ FETÖ: Her zemin ve her koşulda Türkiye karşıtı en fazla çalışmayı yapan grup durumunda. O kadar ki, FETÖ’nün en ön saflarındaki isimlerinden NBA basketbolcusu Enes Kanter, kendisiyle hiç alakalı olmayan konularda, örneğin Türkiye’nin Suriye operasyonu hakkında, televizyonlara yorumcu olarak çıkıyor ve Türkiye hakkında akla hayale gelmeyecek sertlikte sözler sarf ediyor. “Charter School”lar aracılığıyla her yıl 1 milyar dolara yakın gelir elde eden FETÖ, bu kaynağın önemli bölümünü Türkiye karşıtı faaliyetlere tahsis ediyor.
■ PKK-YPG: “Türkiye, Kürtlere saldırıyor, sivilleri kimyasal silah ile hedef alıyor, Suriye’yi işgal ediyor” karalamasıyla yoğun faaliyet içindeler. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bu lobinin doğal hamisi hâlinde.
■ Ermeni lobisi: Etnik gruplar arasında ABD’de Türkiye karşıtı en sert çalışmalar yapan topluluklar arasında. 24 Nisan tarihini “Ermeni Soykırımı Günü” ilan ettirmek için durmadan çalışıyorlar. Türkiye’den tazminat ve toprak talep edilmesini gündemde tutan radikal bir kanadı da var.
■ Yahudi lobisi: Geçmişte en kritik zamanlarda Türkiye’nin yanında duran bu grup, büyük oranda aleyhte pozisyon almış durumda. Türkiye-İsrail ilişkisinin bozulmasından etkilenen Yahudi lobisi, Ankara’nın Ortadoğu’daki yaklaşımlarını ve özellikle Filistin politikasını Yahudi karşıtlığı olarak yorumluyor. Benyamin Netanyahu’nun başbakanlığı sürecinde İsrail hükûmeti de Yahudi lobisine Türkiye karşıtı eylemlerde bulunması için yoğun baskı yaptı. Diğer taraftan Erdoğan BM zirvesi için her yıl gittiği New York’ta Yahudi lobisinin önde gelen isimleriyle görüşüyor ve Türkiye’nin adımlarının Yahudi karşıtlığı anlamına gelmediğini anlatıyor. Temel eleştirisinin İsrail yönetiminin sert politikalarına yönelik olduğunu dile getiriyor. Bu açıklamaları ikna edici bulan ve Türkiye ile İsrail’i yakınlaştırmaya çalışan Yahudi lobisinin bir kanadı ise ABD kurumları nezdinde ılımlı bir pozisyon alıyor. Bu seneki toplantıya Türkiye’den davet edilen Türk Yahudi cemaatinin önde gelen isimleri İshak İbrahimzadeh ve Erol Kohen de ilişkilerin güçlenmesi ve Türkiye karşıtı faaliyetlerin önlenmesi için ciddi çaba harcamıştı.
■ Rum lobisi: Geçmişteki kadar olmasa da hâlâ Türkiye karşıtı karar tasarılarında etkili olan bir grup. Özellikle Kıbrıs meselesinde Türkiye’yi işgalci olarak gösterip yaptırım uygulanması için bastırıyorlar. Rum lobisinin ılımlı kanadı ise bölgede barış ve huzurun ancak Ankara ile Atina’nın diyaloğundan geçtiği görüşünde. Bu kesim Türk-Yunan yakınlaşmasına destek veriyor ve ABD’nin bu sürece olumsuz etki etmemesi için çalışıyor.
Nüfusu, gücü ve potansiyeline oranla dünyada lobicilik konusunda en başarısız ülke olduğumuz bir gerçek. Önyargısız şekilde, farklı kesimlerin görüş ve projelerinden yararlanarak bu konuyu yeni bir stratejiyle ele almak zorundayız.