Avrupalı liderler arasında Türkiye karşıtlığı üzerinden oy kazanmak ve popülarite elde etmek çok moda bir davranış. Almanya, İtalya, Fransa, Avusturya, Hollanda ve Birleşik Krallık’ta çok örneği var. Bu ülkelerde aşırı sağ hâlâ Türk karşıtlığı üzerinden örgütleniyor. Son 500 yıldır Müslüman imgesi Türk kimliği üzerinden tarif ediliyor.
Fransa’da Marine Le Pen, Hollanda’da Geert Wilders bunun rantını çok yedi. Alman ırkçı partisi AfD’nin en büyük konusu Türkler. İşin üzücü yanı Birleşik Krallık gibi Türkiye’ye yakın ve stratejik ortak diye gördüğümüz bir ülkede bile Avrupa Birliği’nden ayrılmayı öngören “Brexit” kampanyası bir oranda “Türk korkusu” üzerinden yürüdü.
Çok uzun yıllardır Fransa Cumhurbaşkanları arasında da Türkiye konusu maalesef bir karşıtlık ilişkisi anlamına geliyor. Önceki Fransa liderlerinden Valery Giscard d’Estaing, François Mitterrand, Nicolas Sarkozy Türkiye konusunda neredeyse düşmanca politikalar yürüttüler. Jacques Chirac daha gerçekçi bir devlet adamıydı.
İlişkileri karşılıklı çıkarlara saygı ekseninde ele aldı. Onun döneminde Fransa ve Türkiye arasında olumlu şeyler yaşandı. François Hollande da Ankara-Paris ilişkilerine özel olarak zarar verecek bir tutum almadı. Şimdi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’da birçok unsur bir arada. Türkiye’nin öneminin farkında ancak Türkiye’yi asla ortak değil, rakip olarak görüyor ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yıldızı barışmıyor. Avrupa’da son yıllarda Erdoğan ile en fazla münakaşa eden lider oldu.
REKABET FAKTÖRÜ
İki ülke Libya, Lübnan, Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Dağlık Karabağ konularında tamamen zıt düştü. Macron da bu cephelerde politikaları yakınlaştırma arayışına girmek yerine Türkiye ile kavga etmeyi tercih etti. Macron’un son Cezayir ziyaretinde Çin ve Rusya ile birlikte Türkiye’yi de hedef tahtasına oturtması ciddi bir devlet adamına yakışan tavır değildi. Fransa’nın geçmişte Afrika kıtasında neler yaptığı artık herkesçe çok iyi biliniyor.
Fransa’nın dürüst ve samimi bir politika ile geçmişin yaralarını sarmak yerine başka ülkeleri düşman gibi göstermesi hiçbir fayda sağlamıyor. Oysa Cezayirlilerin Fransa’nın gelişimindeki rolü büyük. Sanat ve bilim dünyasında çok sayıda saygın Cezayirli yaşıyor Fransa’da. Diğer taraftan Türkiye son dönemde Afrika’ya en çok yardım elini uzatan ülke oldu. Bunu da sömürgeci bir tutumla yapmadı. Büyükelçilikler açılıyor, Türk Hava Yolları daha fazla şehre sefer düzenliyor. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak’ın da Türk iş dünyasının önünü açmak için bu coğrafyayla ilgili özel çalışmaları olduğunu biliyorum. Cezayir İş Konseyi Başkanı Mesut Toprak aynı zamanda bu ülkede çok önemli bir tekstil yatırımcısı.
Fuat Tosyalı sadece Cezayir değil Afrika’nın en büyük girişimcilerinden. Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldiği görüşmede, ülkesindeki Türk yatırımlarının yakında 10 milyar doların üzerine çıkacağını söylemişti. En son bu ülkeyi ziyaret eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 1400 Türk şirketinin 30 binden fazla Cezayirli’ye istihdam yarattıklarına işaret etmişti. Macron’u asıl rahatsız eden şeyin bu ekonomik tablo olduğunu düşünüyorum.
BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Anadolu’da kahramanlık destanı yazan Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, vatan, bayrak ve toprak uğruna canlarını feda edenleri bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.