Pazar günkü yerel seçimler siyasi hayatımızda şimdiden derin bir iz bıraktı. Gözlemlerimi şöyle paylaşmak istiyorum: 31 Mart 2024 yerel seçimleri Türkiye’yi üçüncü sınıf bir demokrasi olarak görmek isteyenlere çarpıcı bir yanıttır. Çok partili ve çok sesli demokrasinin çalıştığı ve sandıkla değişimin pekala mümkün olabildiği bir kez daha kanıtlanmış oldu. Türk seçmeninin hassas bir terazisi vardır, kritik zamanlarda bu yönünü ince ayar yaparak gösterir. İnsanlar; siyasetteki, ülkedeki ve dünyadaki gelişmeleri çok iyi okuyor, kendi beklentileri doğrultusunda da tutumunu hissettiriyor, ‘Ben buradayım, beni yok sayma’ mesajı veriyor.
Pazar günkü seçimde yaşanan buydu. Seçmenler 10 ay önceki Cumhurbaşkanlığı seçimini bir beka, güvenlik ve stratejik nitelikte gördükleri için liderliğine güvendikleri Erdoğan’ı bir kez daha seçtiler. Ancak 31 Mart seçimleri güçlü bir mesaj vermek için en uygun fırsat olarak görüldü ve seçmen AK Parti’ye şu ana kadar birikmiş olan memnuniyetsizliklerinin faturasını bu yolla kesti. AK Parti’nin bu kadar yerleşim birimini kaybetmesinin temel nedeni, seçmenlerin ekonomik sorunlardan kaynaklanan mutsuzluğu oldu.
ERDOĞAN’IN STRATEJİSİ
Mutfak bir anlamda sandığın kaderini belirledi. Açlık ve yoksulluk sınırının insanların gelir düzeylerini zorlar hale gelmesi ciddi bir kırılma noktası oldu. Erdoğan’ı seven ve destekleyen kitleler de rahatsızlıklarını bu yolla dile getirmek istedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘balkon konuşması’ kapsam, nitelik ve samimiyet ölçüsüyle şimdiye kadarki en iyisiydi diyebilirim.
Erdoğan’ın irtifa kaybının farkında olduklarını ifade etmesi, hiçbir surette milletin kararına hürmetsizlik etmeyeceklerini söylemesi, eksik ve yanlışları düzelteceklerine dair söz vermesi demokratik yarışın sonunda olgun ve çok güzel bir değerlendirme olarak tarihe geçti. Futbol kariyerinden bir örnek vermek gerekirse Erdoğan, hızla gelen topu göğsünde yumuşatıp ve bir oyun kurucu olarak tekrar sahaya sürmeden önce plan yapma fırsatı bulacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugünkü AK Parti MYK toplantısından itibaren hiç vakit kaybetmeden gerekli tedbirleri alacağını düşünüyorum.
Politikalar ve kadrolarda gerekli cerrahi operasyonu yapmakta tereddüt etmeyecektir. Bugünkü MYK ise operasyon öncesi bir anlamda tomografi, MR ve röntgen yardımıyla sorunun tespitini sağlayacak. Kısa süre öncesine kadar 6’lı masanın üyeleri İYİ Parti, DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti’nin aldığı toplam oy oranı, tek başına Yeniden Refah Partisi’nin altında kaldı. İYİ Parti’nin bir süre öncesine kadar merkez sağın çok önemli adreslerinden biri haline gelebileceğini düşünüyordum.
Yüzde 20’lere yaklaşan bir potansiyeli olduğu izlenimi oluşmuştu. Ancak kısa süre içinde yaşanan keskin dönüşler ciddi kafa karışıklığına neden oldu. Bu durum seçmenlerde ve teşkilatlarında çözülmeye yol açtı. Nitekim taban önemli oranda CHP’li adaylara yöneldi. Mevcut şartlar altında İYİ Parti’de köklü bir değişim kaçınılmaz görünüyor. Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) yakaladığı rüzgâr aldığı oyun da üzerinde esiyor.
Fatih Erbakan, seçim sonrası kurulacak yeni siyasi denklemde muhatap alınan, ciddi bir aktör olarak konumlanmak ve 2028’e giden konjonktürde adının Cumhurbaşkanı adaylarından biri olarak geçmesini istiyor. Bu seçimin kesin kazananlarından biri YRP oldu. CHP cephesinde bundan sonra neler olabileceğini ayrı bir yazıda değerlendireceğim.