Benim yanıtım “Evet”. Salgın başladığından bu yana sayı olarak azaltmakla beraber uçuşlarıma devam ettim. Ankara İstanbul arasında sürekli gidip geliyorum. Trabzon, İzmir, Antalya, Dalaman’a gittim. Dış hatlarda Washington’a bir seyahatim oldu. İletişim Başkanlığı’nın davetiyle Amerika’daki başkanlık seçimlerini takip ettim. Bunların hepsini Türk Hava Yolları (THY) uçaklarıyla yaptım.
THY ilave risklerin oluşmaması için bütün kuralları harfiyen uyguluyor. Uçaklar düzenli olarak dezenfekte ediliyor. Bir kabin görevlisi özellikle hijyen denetiminden sorumlu oluyor ve bütün konsantrasyonunu buna ayırıyor. Ayrıca uçaklarda HEPA adı verilen filtre, bakteri ve virüslerin önemli kısmını tutucu, engelleyici özelliklere sahip. THY’nin bir tedbiri de, kabindeki ekranlardan gösterdikleri koronavirüs hakkındaki bilgilendirme filmi.
Yolcular uçaklara HES koduyla alınıyor. Kişinin belirlenmiş bir koronavirüs hastalığı varsa bu bilgi HES koduna işlendiğinden, uçabilmesi mümkün değil. Peki bu yüzde yüz garanti anlamına gelir mi? “Hayır” virüslü bir kişi içeri girmiş olabilir elbette. Sonradan fark edilmesi durumunda Sağlık Bakanlığı filyasyon ekipleri o uçuşta o yolcuya yakın koltuklarda oturanlarla temasa geçip karantinaya alınmasını talep ediyorlar.
Türk Hava Yolları’nın diğer markası Anadolu Jet ve Lufthansa ile ortak şirketi SunExpress’te de benzer kuralların titizlikle uygulandığını düşünüyorum. Bu zaman diliminde Pegasus’la bir uçuşum olmadı fakat onların da gereken önlemleri aldığını tahmin ediyorum.
SOSYAL MESAFE 30 CM!
Ancak dikkatimi çeken bir husus var. Bazı yolcular uçuşta maskelerini burun veya çene altına indiriyor. Bu, diğer insanları tehlikeye atan bir davranış. Oysa kural, herhangi bir şey yenmiyor ve içilmiyorsa maskenin tamamen ağzı ve burnu kapatacak şekilde kullanılması yönünde. Başka bir sorun daha var. Yolcular normal zamanlarda olduğu gibi pandemi günlerinde de uçak piste teker koyar koymaz bir an önce kabini terk etmek için öne atıldıklarından riskli bir durum oluşuyor ve sosyal mesafe neredeyse 30 santime kadar düşüyor.
Üzerinde durulması gereken bir başlık da pilotların maske kullanımı. Uluslararası kuruluşlar bu konuları havayolları ve yerel otoritelerin kararına bırakmış durumda. Ben, pilotların sürekli maske takmasının kokpitte iletişim ve kritik kararların alınması sırasında bazı sıkıntılara yol açabileceğini düşünüyorum. Maske, pilotun kokpitin alt kısmındaki göstergeleri takip etmesini de güçleştiriyor.
O nedenle pilotların çok sıkı testten geçirilmesi ve bir an önce aşılanması, uçuş güvenliği bakımından son derece önemli. Bildiğim kadarıyla THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı ve ekibi bu konuları da çok yakından takip ediyor. THY’nin pandemi sürecinin olağanüstü zorluklarına karşın nasıl yukarı yönlü bir ivme içinde olduğunu başka bir yazımda anlatacağım.