Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 12 Şubat’ta Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme hazırlığında. Eğer son anda bir erteleme gelmezse Putin’in uzun süre sonra NATO üyesi ülkeye yapacağı ilk ziyaret olacak.
Putin’in Ankara temasları sırasında bölgesel ve küresel krizler masaya yatırılacak. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler askeri, ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda oldukça derin nitelik taşıyor. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) verilerine göre Rusya, Türkiye’nin 45 milyar dolar ile en fazla ithalat yaptığı ülke durumunda. Rakamın bu oranda büyümesi enerji maliyetleriyle doğrudan ilişkili.
Diğer taraftan Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu, Rusya’nın desteği ve işbirliğiyle yapılıyor. Geçen yıl savaş ve ekonomik krizler nedeniyle bir miktar gerileme olsa da Rusya, Türkiye’ye en fazla turist gönderen ülkeler arasında yer alıyor. ABD’nin başını çektiği Batı blokundaki ülkeler Ukrayna savaşından ötürü Rusya’nın en sert şekilde cezalandırılması için uğraşıyor.
Üst üste gelen yaptırımların yanı sıra Putin’in ülkesi dışına çıktığı anda tutuklanması gibi talepler de bu girişimler arasında. Putin’in Türkiye’ye gelişinde de bu mekanizmanın işletilmesi yönünde talepler var. Ancak Ankara’nın böyle bir girişimde bulunmayacağı açık. ABD, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini satın alması nedeniyle CAATSA yaptırımlarını devreye sokmuş, bunun sonucunda Türkiye, F-35 savaş uçağı üretiminden çıkarılmıştı.
Bunun da ötesinde Ukrayna savaşı nedeniyle yaptırımların şiddetini ve ölçeğini genişleten ABD, Rusya ile ticaret yapan ülkeleri bankacılık sistemi aracılığıyla kıskaca almaya çalışıyor. Her ne kadar Türkiye yaptırımlar ve finansal trafikler konusunda son derece dikkatli hareket etse de bu konu önümüzdeki günlerde oldukça baş ağrıtıcı olmaya aday.
ESAD’IN GARİP TAVRI
Türkiye bir NATO üyesi olmasına karşın Moskova ve Washington arasındaki ilişkileri hep dengeli çizgide götürmeye gayret gösterdi. Bu tutumunu Ukrayna savaşı sırasında da korumaya çalıştı. Bir yandan Ukrayna ile askeri ve insani konularda işbirliği devam ederken diğer taraftan da Rusya’ya yönelik uluslararası yaptırımlara katılmayarak çok hassas bir politika yürüttü.
İsveç’in NATO üyeliğine onay verilmesinin ardından Ankara’nın Batı ile ilişkilerinde yeniden olumlu rüzgârlar esmeye başladı. Bu gelişmelerin Rusya bakımından olumsuz sonuçlar vermemesi için Putin’in bir takım yeni kartlar açabileceğini değerlendiriyorum. Rusya ile Türkiye, Suriye, Kafkaslar ve hatta Libya’da zaman zaman karşı karşıya geliyor. Bununla birlikte bu bölgelerdeki istikrarın sağlanması için de Moskova ile kurulacak diyalog ve güven ilişkisi çok önemli.
Suriye çok hayati bir konu başlığı. Putin’in teşvik edici yaklaşımının da etkisiyle Türkiye Şam yönetimiyle ön şartsız diyalog kanallarını açmayı kabul etmişti. Erdoğan’ı görüşmelere ikna etmek için çok çaba harcayan Putin, aynı kararlılığı Esad’a baskı konusunda göstermiyor gibi. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Esad konusunda uzun süre koruduğu tutumuna karşın bölgenin geleceği ve milyonlarca insanın kaderini ilgilendiren kararlar için ikili görüşmeye de sıcak baktığını ifade etmişti. Putin’in Ankara ziyaretinde, Gazze’deki insanlık krizinin bölgesel bir çatışmaya dönüşmesi endişelerinden tahıl koridoru ve mayın tehlikesine kadar çok sayıda başlık masada olacak.