Amerika Birleşik Devletleri’nde Joe Biden yönetiminin Türkiye bakımından ne kadar sıkıntılı geçeceğinin bir somut işareti daha geldi. Yeni Başkan Joe Biden’in Dışişleri Bakanı olmasına kesin gözüyle bakılan Antony Blinken, Türkiye için yazımın başlığındaki “sözde müttefik” ifadesini kullandı. Blinken, Türkiye’nin, ABD’nin stratejik rakibi Rusya’dan S-400 füzesi almasının asla kabul edilemeyeceğine işaret ederken gerekli olması halinde daha sert yaptırımların gelebileceğini ifade etti.
Görev süresi dün sona eren Donald Trump, Türkiye’ye yönelik S-400 ambargolarını olabildiğince geciktirmeye çalışmıştı. Ancak Trump, yasal zorunluluk gereği, kısaca CAATSA olarak bilinen yaptırımlardan bazılarını seçmek ve uygulamaya koymak durumunda kalmıştı. Savunma Sanayii Başkanı’nın ABD’deki malvarlıklarının dondurulması, bazı isimlere seyahat yasağını da içeren sürecin Türkiye’nin canını yakan daha tehlikeli boyutu, F-35 programından bütünüyle çıkarılması oldu.
F-4 ve F-16 gibi uçakların hayli eskidiği bir süreçte F-35’lerin çok yönlü özellikleriyle Türk Hava Kuvvetleri’nin omurgası olması bekleniyordu. Türkiye F-35 programından çıkarıldığı gibi Türk şirketlerinin F-35 parçası üretimini sonlandıracakları ilan edildi. Yüksek teknoloji gerektiren parçaların üretimi, bu konuda ileri seviyede uzmanlaşmış olan Alp Havacılık, Kale Grubu gibi şirketler tarafından gerçekleştiriliyordu. Şirketlerin uzun soluklu üretim kayıplarının ülkemize faturasının da 12 milyar dolar seviyesinde olacağı tahmin ediliyor.
Sorunlar F-35 ve S-400 ambargolarıyla sınırlı değil. Washington, Obama döneminden bu yana Türkiye’nin terör örgütü olarak nitelediği gruplara aktif destek vermeye devam ediyor. Maalesef bu durum Trump’ın başkanlığı sırasında da devam etti. ABD’nin binlerce TIR’lık silah yardımı PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG’ye ulaştırıldı. Bu silahların bir kısmı Suriye ve Irak’ta, bir bölümü de Türkiye’ye sızdırılarak terör eylemlerinde kullanılıyor.
Obama’nın DEAŞ ile mücadele koordinatörü olarak atadığı Bret McGurk bu dönemde de ABD’nin Afrika ve Ortadoğu temsilcisi olarak çalışacak. Önceki pozisyonunda açıkça PKK ve YPG’nin hamiliğine soyunan McGurk, açıklama ve uygulamalarıyla ilişkilere ağır zarar vermişti. Diğer taraftan ABD, 15 Temmuz darbe kalkışmasıyla açıkça Türkiye’de anayasa ve demokrasiyi yıkmayı hedefleyen FETÖ teröristlerini korumaya devam ediyor.
Örgütün lideri ve önemli isimleri ABD’de korunuyor. Adalet Bakanlığı tarafından Washington’a gönderilen delil dosyaları ve iade talepleri depolarda tozlu raflarda bekletiliyor. Türkiye konusunda hasmane bir tutum alan Biden’ın FETÖ konusunda beklentileri karşılayacak bir adım atacağını sanmıyorum. En ciddi sorunlardan biri de yeni yönetimin, Biden’ın şahsındaki aşırı Yunan hayranlığı.
Beyaz Saray’daki isimler bu konuda adeta bir yarış içinde. Önümüzdeki süreçte Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Atina vb. gerginlik yaşanan konu başlıklarında da ABD çok can sıkıcı bir pozisyon alacak gibi görünüyor. Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin toprak bütünlüğü, istikrarı, güvenliği ve çıkarları konularında bu kadar olumsuz bir tutum almışken “sözde müttefik” hangisi acaba diye sorarlar adama.