Türkiye’nin stratejik düzeyde güçlü ilişkilere sahip olduğu Birleşik Krallık’ın Ankara’daki yeni büyükelçisi Jill Morris görevine başlıyor. Devletler arası ilişkilerde, ekonomik ve politik çıkar birlikteliğinin önemi büyük kuşkusuz. Diğer taraftan tarihi bağlar, sosyal ve kültürel unsurlar bu süreci doğrudan etkileyebiliyor. Tarihin bir döneminde cephede karşı karşıya gelmiş olsalar da Birleşik Krallık ve Türkiye son 100 yılda aralarında yeni bir sayfa açmayı başarmış iki büyük ülke.
Ben, diplomatların kişisel özellikleri, tarzları ve becerilerinin diplomaside daima fark yarattığına inanırım. Birleşik Krallık, Fransa, Rusya gibi köklü devletler şimdiye kadar Ankara’ya daima iyi yetişmiş, belli konularda ciddi uzmanlaşmış isimleri gönderdiler. 2014-2017 arasında görev yapan Birleşik Krallık Büyükelçisi Richard Moore başkentte görev yapanlar arasında en çok iz bırakan diplomatlardan biri oldu.
Çok kritik zamanlarda Türkiye, AB ve Londra arasındaki ilişkilere katkı vermekle kalmadı, aynı zamanda renkli kişiliğiyle sempati ve ilgi kazandı. Bunda hiç kuşkusuz mükemmel Türkçe bilmesinin de önemli katkısı oldu. Daha önce Roma Büyükelçisi olarak görev yapan, deneyimli diplomat Jill Morris’in Ankara’da bu güçlü ilişki zemini üzerine yeni unsurlar ekleyecek bir isim olduğunu düşünüyorum.
Bir süre önce Birleşik Krallık’ın İstanbul Başkonsolosluğu görevine başlayan ve Kıbrıslı bir Türk ailenin ferdi olarak İngiltere’de doğan Kenan Poleo hakkında da izlenimim çok olumlu. Kısa süre içinde özellikle ticari ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi için ciddi ve yoğun projeler yürütüyor. Ankara-Londra arasındaki işbirliği ve yakınlığın bu dönemde iki ülke ve halkın yararına olacak şekilde daha da ileri taşınmasını dilerim.
PRENS HARRY’NİN KİTABI
Kraliyet Ailesi çevresinde dönen entrika ve çekişmeler daima basının ve kamuoyunun ilgisini çekmiştir. Kraliyet Ailesi üyesi Prens Harry, yazdığı anı kitabı “Spare” (Yedek) ile Prenses Diana’nın ölümünden bu yana en büyük tartışmayı başlatmış görünüyor. Kitap piyasaya çıktığı ilk gün 1 milyondan fazla sattı. Prens William ile kavgası, Kate Middleton ile Maghen Markle arasındaki elbise krizi, babası Charles’ın Markle’ı Kraliçe Elizabeth’in cenazesinden uzak tutması gibi çarpıcı başlıklar yer alıyor.
Anlattıklarına göre ağabeyi ve eşi Markle’ı “Boşanmış Amerikalı oyuncu ve melez” şeklinde bir şablona oturtmuş. Olaylar bununla da sınırlı değil, Prens Harry, ABD’de Kraliyet Ailesi gelenekleriyle alay edildiği bir televizyon şovuna katıldı. Belli ki Prens Harry, aile içinde karşılaştığı yaklaşıma çok öfkelenmiş, eşinin dışlanması da onun için bardağı taşıran son damlalar olmuş. Batı toplumları, eleştiri, hiciv ve hesaplaşma gibi konularda oldukça geniş bir hoşgörüye sahiptir.
Harry’nin kitabı bu yönüyle iddiası olan bir insanın yaşadığı derin hayal kırıklıklarının tezahürü kabul edilebilirdi. Ancak Harry gibi ailenin çok üst düzeyli bir isminin Kraliyet’i yerden yere vurup gelenekleri ayaklar altına alacak bir yaklaşıma girmesi, üstelik bunu başka bir ülkenin kamuoyu ve medyasının desteğiyle yapması İngiltere’de pek kolay affedilecek gibi görünmüyor.