Koskoca ülkenin resmen çöktüğüne tanık oluyoruz. Komşumuz İran’ın durumu yürekler acısı. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın ölümüne yol açan korkunç kaza ülkenin içinde bulunduğu vahim durumun bir özeti niteliğinde. Uygarlık tarihinde önemli izleri bulunan, edebiyat, sanat, müzik ve diğer birçok alanda derin etkileri olan koskoca İran’ın düştüğü şu hale bakar mısınız? Bağnaz, tutucu, baskıcı rejim, tel tel dökülüyor. Rejimin sahipleri, kendilerini de İran halkını da felakete sürüklüyor. İran, 1979 İslam Devrimi’nden bu yana irtifa kaybeden bir ülke.
Zaten 10 yıl süren Irak ile savaş büyük bir yıkıma neden olmuştu. Günümüzde de nüfuz alanlarını genişletmek için Lübnan, Yemen, Suriye, Irak, Afganistan hatta Tacikistan’a kadar geniş bir coğrafyada istikrarsızlık yaratan unsurları destekliyor. Türkiye ile belli alanlarda olumlu ve yapıcı bir ilişki yürütse de örneğin PKK ve uzantıları konusunda ikircikli bir tutum içindeler. PKK’nın sınır ötesindeki faaliyetlerine göz yumdukları MİT raporlarına yansımış durumda. İran’ın ihtiraslı ve yayılmacı dış politika hedefleri Türkiye’yi Irak ve Suriye’de oldukça zor durumda bırakıyor. Tahran rejiminin Türkiye bakımından sıkıntı oluşturduğu bir başka cephe Kafkaslar.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yoğun diplomatik girişimleriyle Ermenistan ve Azerbaycan arasında kalıcı bir barış ve işbirliği ortamı sağlamaya çalışırken İran burada da oyun bozucu rolde. Olayın bir de İsrail cephesi var. İsrail ile Suriye ve Lübnan başta olmak üzere birçok cephede bilek güreşine giren İran, her girişiminden yenilgiyle çıkıyor. ABD’nin İsrail tarafından da desteklenen son operasyonlarında İran çok kritik isimlerini ve özel birliklerini kaybetti. Batı’yla ilişkileri kopma noktasına gelen İran ağır ambargolarla karşı karşıya. Teknolojik açıdan çok geri kalmış durumda. Neredeyse bütün gelirini savunma ve silah sanayiine ayıran burada da füzeler dışında etkili sistemlere sahip olamayan bir ülke. Hal böyle olunca doğrudan kendi ordusuyla gücünü ortaya koymak yerine belli bölgelerde Hizbullah, Hamas ve örneğin Husilerle varlık gösterme arayışına giriyor.
HELİKOPTER KAZASI
İran Cumhurbaşkanı Reisi ve Dışişleri Bakanı’nın ölümüne yol açan helikopter kazası İran sisteminin baştan sona vahim hatalarla örülü olduğunun en çarpıcı örneklerinden biri oldu. Koskoca İran, devletin en önemli iki ismini yüksek rakım ve kötü hava şartlarında sadece görerek uçuş yapılabilen 30 yıllık helikoptere bindirmek gibi akıl tutulması bir işe girişti. Sonuç ortada. Helikopter elverişsiz hava şartlarında düştü ve aralarında bu iki kritik ismin de bulunduğu toplam 9 kişi hayatını kaybetti. Düşen Bell marka helikopter 1994 ABD yapımı. Dün bazı televizyonlarda yine uçuk yorumlar ortaya atan kişiler hiçbir veri ve bilgi olmaksızın tamamen tahminler üzerinden komplo teorileri paylaşıyor ve helikopteri ABD-İsrail düşürdü diyordu.
Devletin en önemli isimlerini, bakımsız ve eski bir helikopterle bu havada uçuran bir devletin bence herhangi bir dış düşmanın müdahalesine ihtiyacı yok. Türkiye arama kurtarma faaliyetlerine en hızlı yanıt veren ülke olarak gerçek bir komşu ve dost olduğunu kanıtladı. AFAD ve Milli Savunma Bakanlığı derhal seferber oldu. Baykar’ın geliştirdiği AKINCI İHA’sı enkaz tespit çalışmalarında çok etkili bir rol oynadı ve bir kez daha gururumuz oldu.