Hakan ÇelikTürkiye’nin hedefi

HABERİ PAYLAŞ

Türkiye’nin hedefi

Haberin Devamı

Türkiye son dönemde Suriye konusunda çok dikkatli ve dengeli bir politika izlemeye çalışıyor. Bu tutumunu ABD ve müttefiklerinin son saldırısında da sürdürdü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tırmanan son krizde ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Theresa May ile telefonda görüştü. Aslına bakılacak olursa bütün taraflarla en üst düzeyde irtibatı olan tek ülke Türkiye denebilir.

Ankara, Moskova ve Tahran ile “Astana süreci” adı verilen görüşmeleri de devam ettiriyor. Nitekim kısa süre önce Vladimir Putin ve İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani Ankara’da bir araya gelmişti. Bu aslında bütün dünyanın dikkatle izlediği ve müdahil olmak istediği bir süreç. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Erdoğan ile telefon görüşmesinde “Bu zirveye ben de katılmayı arzu ediyorum” demişti.

Macron, yine bu sırada Türkiye’nin Afrin harekâtına karşı açıklamalar yapmak suretiyle sürece dâhil olmaya çalışmıştı.

Macron’ın bu çıkışları Batı’nın ne yolla olursa olsun Suriye’nin geleceğini şekillendirme isteğinin bir kanıtı.

Nihayetinde bazı hedefleri kimyasal silah kullandığı gerekçesiyle vuran ABD, İngiltere ve Fransa “Suriye’nin geleceğinde biz de varız” talebini masaya getirmiş oldu.

Peki, bundan sonra neler olabilir?

Batı, Rusya ve İran’a Suriye’de istedikleri her şeyi yapamayacaklarını göstermek istiyor. Bir taraftan da ağır ekonomik ambargolarla köşeye sıkıştırıyor. Amerika’nın İranlıların bulunduğu üsleri açıkça hedef almasının bir nedeni de İsrail’in güvenliğini sağlamak. Önceki Başkan Barack Obama döneminde İran, Ortadoğu’daki nüfuz alanını Suriye ile Irak’a doğru iyice genişletmişti. ABD Başkanı Trump, Tahran’ın elde ettiği bu kazanımları geri almak istiyor.

Türkiye’nin üç ülkenin operasyonlarına verdiği destek önemli oranda Esad’ın indirilmesi beklentisine dayanıyor. Ancak ben Batı’nın kısa vadede Beşar Esad’dan kurtulmak gibi bir plan hazırladığını düşünmüyorum. Nitekim şu ana kadarki askerî harekâtların hiçbiri doğrudan Esad’a yönelik olmadı.

Türkiye’nin bununla beraber iki kritik önceliği Suriye’nin toprak bütünlüğü ve sınırda Zeytin Dalı-Fırat Kalkanı bölgelerinde güvenliğin kalıcı şekilde sağlanması. Oldukça bıçak sırtı bir durum var ortada.

Türkiye, herhangi bir yol kazası yaşanmaması hâlinde askeri opsiyonu masada tutan, kararlı ve dengeli bir politikayla PKK-YPG’yi önemli oranda tehdit olmaktan çıkarabilir.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder