Hakan ÇelikTürkiye sürecin en kritik aktörü

HABERİ PAYLAŞ

Türkiye sürecin en kritik aktörü

Suriye’de muhaliflerin bu kadar hızlı ve net sonuç alması birkaç gelişmeyle yakından ilgili. Esad rejimini uzun yıllardır İran ve Rusya destekledi. Moskova kritik zamanlarda düzenlediği hava saldırılarıyla Esad’a bir anlamda hayat öpücüğü veriyordu. İran’ın kontrolündeki gruplar ve Hizbullah da ağırlıklı olarak sahada sağladığı kontrol ile başkent Şam ve Lazkiye çevresinde hakimiyeti elinde tutuyordu.

Ancak İsrail’in Lübnan, Gazze ve Suriye’deki saldırıları Hizbullah’a ağır kayıplar verdirdi. İsrail, İran’ı da kısa süre içinde önemli ölçüde yıprattı. Bu süreçte Tahran ve ilişki içinde bulunduğu gruplar şimdiye kadar destek oldukları Esad’a daha fazla hayati destek sağlayamadı. Baba Hafız Esad’dan bu yana rejimin yanında yer alan Rusya, bütün gücünü ve kaynaklarını Ukrayna savaşına seferber etmiş durumda. Moskova böyle bir ortamda Esad’a verdiği aktif desteği kısmak zorunda kaldı.

Haberin Devamı

Uzun süredir yeniden Esad’a saldırmak üzere hazırlanan muhalifler bu ortamı iyi değerlendirdi. Sırtını Rusya ve İran’a yaslayan ve pratikte savaşma gücü kalmayan, otoritesini ve kontrol gücünü kaybeden Esad ve yakınları çareyi ülkeden kaçmakta buldu. Türkiye başta olmak üzere birçok ülke bu gelişmenin yıllar önce olmasını umuyordu ancak Esad bir şekilde direnmeyi başardı.

Türkiye, hiç kuşkusuz gelinen sürecin en aktif ve önemli aktörüdür. 3 milyondan fazla Suriyelinin misafir edilmesi, Suriyeli muhalif gruplara verilen uzun soluklu destek ve 910 kilometrelik kara sınırı boyunca ortaya çıkan güvenlik endişeleri Ankara’yı birinci derecede kulak verilmesi gereken ülke haline getiriyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanlığı’ndan Dışişleri Bakanlığı’na uzanan kariyer yolculuğunda belki de en fazla Suriye başlığına yoğunlaştı. Sayısız diplomatik görüşme ve temasın içinde oldu.

Türkiye sürecin en kritik aktörü

Önümüzdeki süreçte de Fidan’ın çabalarının uluslararası toplumu bu sorunun çözümüne katkı verme noktasında işe yarayacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en başından bu yana Suriye konusuna en yakından eğilen dünya lideri oldu. Esad’ı makul bir çözüme ikna etmek için çok uğraştı. Gelinen süreç Erdoğan’ı bir kez daha önemli bir oyun kurucu konumuna getirdi.

Haberin Devamı

ABD, Avrupa, İran, Rusya ve bölgedeki diğer aktörler Erdoğan’ın bu konumunu görmezden gelemez. Batı’nın Türkiye’yi her türlü dışlama çabasına karşın Ankara’nın sahadaki aktif varlığı Batı’nın çıkarları açısından da hayati önemde. Aslına bakılacak olursa Erdoğan yakın dönemde, Libya’daki hamleleri ve Kafkaslar’daki girişimleriyle de istikrar ve kalıcı barışa ciddi katkı sağladı.

Eğer Türkiye, Ukrayna-Rusya savaşında dengeli bir tutum izlemeseydi Karadeniz’den başlayarak işler çok daha kötüye gidebilirdi. Firas Maksad’ın CNN International yayınında altını çizdiği gibi son birkaç gündür yaşananlar Avrupa’daki Berlin Duvarı’nın yıkılışı kadar önemli.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Suriye ekonomisi tamamen çökmüş durumda. Petrol ve tarım gibi hayati faaliyetler ABD denetiminde ve PKK-YPG kontrolündeki bölgede. Türkiye defalarca bu oluşumun kendi güvenliğine risk oluşturmasına izin vermeyeceğini ilan etmişti. “Suriye bizim meselemiz değil” diye düşünen Trump, görevine başlamaya hazırlanırken en kritik başlıklardan biri bu olacak. Diğer taraftan geçmişte El Kaide ile ilişkili olan şimdi ise daha ılımlı bir çizgi izleyen HTŞ örgütü toparlayıcı olabilecek mi yoksa cihatçı bir çizgide ülkeyi radikalleştirecek mi? Nitekim HTŞ, Türkiye ve ABD dahil birçok ülkenin terör örgütü listesinde yer alıyor.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder