Giriş
Gazze Şeridi’nde bulunan El-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırıda yüzlerce insanın hayatını kaybetmesi büyük bir trajedi. Savaş suçu niteliğindeki bütün katliamları kınıyorum. Bölge ülkelerinin tepkisi bugüne kadar hiçbir işe yaramadı.
Anglikan Kilisesi tarafından finanse edilen bir hastaneye yönelik saldırının Birleşik Krallık, Vatikan (Papalık), Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler tarafından şiddetle kınanması ve sorumlulardan hukuk önünde hesap sorulması gerekir. Hukuku işletemeyen uluslararası sistem için bütün bu yaşananlar bir utanç kaynağıdır. Ortadoğu uzun yıllardır çok büyük bir trajedi ve korkunç bir acı sarmalında. İsrail hükümeti, Filistinlilerin yaşam hakkını hiçe sayan, hukuku ayaklar altına alan bir tutum içinde.
Fakat kimi radikal Filistinli silahlı gruplar da çeşitli örgüt tabelalarını kullanarak masum sivilleri hedef alarak katliamlar yapıyor. Terör eylemlerinden besleniyorlar. Yaşanan bu kısırdöngüde İsrail siyasetindeki kırılmaların da etkisi var. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ülke içinde yaşadığı sıkıntıları, yolsuzluk dosyalarını gündemden düşürmek için en başından bu yana çok sert politikalar izledi. Dün gece Levent’te İsrail Başkonsolosluğu’nun yakınında protesto gösterileri nedeniyle yol tamamen kapanmıştı. Hiç kuşkusuz şiddete dönüşmeyen protesto bir haktır.
Zira Türkiye’de, bölgedeki olaylarda sivillerin katledilmesine büyük bir tepki var. Ancak unutmayalım ki tepkiler akılcı olduğu oranda etkili olur ve işe yarar. Bununla birlikte ülkemizdeki İsrail dahil diplomatik temsilciliklere girme girişimleri Türkiye’yi çok zor duruma düşürür. Diplomatik temsilciliklerin güvenliğini sağlayamayan ülke olarak etiketlenmesine neden olur. Ülkemizdeki bütün ziyaretçiler de dini, milliyeti, pasaportu ne olursa olsun Türkiye’nin misafiridir ve koruması altındadır. Türkiye zor bir coğrafyada güvenli bir ülke olarak görüldüğü için milyonlarca turist tarafından ziyaret ediliyor. Kimsenin buna zarar verecek girişimlerde bulunmaya hakkı yok.
ANLAMLI MESAJ
Türk Yahudi Toplumu dün bir mesaj yayınlayarak gelişmeler hakkında duyduğu üzüntüyü paylaştı. Türkiye Cumhuriyeti’nin, huzurun acilen sağlanması için ilk günden beri gösterdiği çabaları desteklediklerini ifade ettiler. İsrail ile Araplar arasında ne zaman bir kriz ortaya çıksa bazı çevreler Türkiye’deki Yahudi vatandaşlarımızı tartışmaların içine çekme, hedef alma veya suçlama eğilimine giriyorlar. Bazı insanların tepkileri, cehalet veya dikkatsizlikten kaynaklanıyor olabilir. Ancak kimi çevreler var ki kasıtlı bir kışkırtma ve hedef gösterme tutumu içindeler. Türkiye’deki Yahudi vatandaşlarımızı İsrail devletinin politikalarından sorumlu tutmak olacak iş değil. Üstelik cemaat üyeleri, Türkiye’nin bölge ülkeleriyle normalleşme adımlarına ve Amerika’daki lobilerle ilişkilerinin gelişmesine çok ciddi katkı veriyorlar.
Ülkemizdeki Yahudi toplumu temsilcilerinin birçok kez terörün hedefi olduğunu ve büyük acılar yaşadığını da unutmamak gerek... Türkiye, ateşkesin sağlanması, sivil katliamlarının önlenmesi için çok büyük gayret gösteriyor. Bir yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diğer taraftan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan mekik diplomasisi yürütüyor. Ülkemizde düzenlenen protesto gösterileri ve çeşitli eylemler sırasında Türkiye’nin bu çabalarını gölgeleyecek tutum ve fiillerden kesinlikle kaçınmak, sorumlu davranmak gerekir.
