ABD merkezli Gallup araştırma şirketinin Amerikan yönetimine yaptığı küresel araştırma, Türkiye’de ABD’ye güvenin geçen yıl tarihin en dip seviyesine indiğini gösterdi. Sadece bizde değil, dünyada Amerikan karşıtlığı yükseliyor. Amerikan yönetimi küresel düzeyde artık tamamen tek taraflı adımlar atıyor ve muhataplarının görüşlerini neredeyse hiç önemsemiyor.
ABD halkına sorulduğunda ilginç bir sonuç çıkıyor: Başkan Donald Trump’ı ülkenin en büyük problemi olarak görüyorlar. Trump’ın söylem ve tutumu derin bir öfke yaratmış durumda.
Düşünün, Trump Almanya’nın önde gelen otomobil üreticisi BMW’yi Amerika için en büyük tehdit olarak gösterdi! BMW, Amerika’da South Carolina eyaletinde üretim yapan bir marka. Hayata bu gözlüklerle bakan bir lider ve onun altındaki yönetimin yarın hangi adımları atabileceğini kestirebilmek imkânsız.
Pastör Andrew Brunson’ın tutuklu yargılanması, ABD’nin Suriye’de YPG ile olan işbirliği, Hakan Atilla davası, Fetullah Gülen’in iadesi için yapılan başvurulara ABD’den şu ana kadar olumlu bir yanıt gelmemiş olması iki ülke arasındaki ilişkileri ciddi tahrip etti.
Diğer taraftan S-400 füzeleri konusundaki tehditler ve F-35’lerin verilmeyebileceğinin açıklanması, durumu daha da kötüleştiriyor. Türkiye’nin parasını ödediği hâlde Amerikan silahlarını alamaması, buna karşın Washington’ın terör örgütlerine her türlü desteği vermesi Ankara bakımından bardağı taşıran son damlalar durumunda. Gallup’un araştırmasında Türkiye’de Rusya ve Çin’in politikalarına duyulan güvenin artmakta olduğu görülüyor. Rusya askerî olarak hâlâ çok önemli bir güç, Çin ise her geçen gün etkisini artırıyor, özellikle de ekonomik olarak. Geçmişte sadece NATO ile birlikte hareket eden Ankara, artık olaylara göre değişen bir tutum alıyor. Dış politikada klasik paradigmanın değişmesi büyük oranda Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle başladı.
İran, Venezuela, Suriye, Irak, Hindistan, Pakistan, Doğu Akdeniz, İsrail ve ticaret savaşları gibi tansiyonun yükseldiği konularda Ankara bağımsız bir tutum ortaya koymaya çalışıyor. Türkiye’nin çizgisi kimi zaman Batı kimi zaman da Avrasya blokuyla paralel gidiyor. Ben küresel sisteme denge getirecek adımın Avrupa Birliği ile Türkiye ittifakı olacağına inanıyorum. Tabii AB, Türkiye’ye 16. yüzyıl kafasıyla bakmaktan vazgeçerse! Bugüne kadar Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkışıyla bilinen İtalyan hükümeti tarafından parlamentoya sunulan bir raporda, AB’nin genişlemesinin Türkiye’yi de kapsaması gerektiği savunuluyor. Bu girişim, bazı çevrelerin yeni dünyanın stratejik gerçeklerini fark ettiğinin habercisi olabilir.