Biri çıkıp da “En kutsal görev hangisidir?” diye sorsa, eminim cevabınız şu olur:
“Öğretmenlik”
Bana da sorsalar, aynını derim.
Ne demiş, Hz. Ali?
“Bana bir harf öğretenin, 40 yıl kölesi olurum.”
Peki, bu kutsal mesleğin sahipleri, onca fedakarlıklarının ve cefakarlıklarının karşılığında, hakları olan yaşamı sürebiliyorlar mı?
Hayır!
Nedir, mesleğe yeni başlayan öğretmenin maaşı?
3 bin 143 liradır.
Nedir 15 yıllık öğretmenin maaşı?
3 bin 343 liradır.
Bu ne demektir?
Öğretmen maaşları, Türk iş tarafından 5 bin 030 lira olarak belirlenen ‘yoksulluk sınırının’ hayli altında demektir.
İşte bundan ötürüdür ki, öğretmenler geçim sıkıntısı çekmektedir.
Bu, bugüne özgü sorun değil, geçmişten günümüze süregelen sorundur.
Şöyle bir düşünelim; 3 bin 143 lira maaş alan bir öğretmenin, bu paranın 1200 lirasını ev kirasına vermesi halinde, geriye kalan 1943 lira ile 4 kişiden oluşan ailesini rahatlıkla geçindirebilir mi?
Hayır.
Bunun günde üç öğün yemeği, elektriği, suyu-sabunu-deterjanı, telefonu, doğalgazı, üst baş harcaması, yol giderleri ve de çocukların okul masrafları var!
Fiyatlar ortada!
Öğretmenin kira ödedikten sonra elinde kalan para, 4 kişilik bir ailenin ancak mutfak masrafına yeter!
Nedir 4 kişilik bir ailenin zorunlu (asgari) gıda harcaması?
Türk İş’e göre işte rakam:
1544 lira…
Ne kadardı öğretmenin elinde kalan para?
1943 lira…
Aradaki fark ne kadar?
399 lira…
Bozdur, bozdur harca!
Ne diyelim, kulakları çınlasın.
Sözün özü, böyle gelen böyle gitmemeli, günümüz iktidarına mensup politikacılar, geçmiştekilerin yapmadığını veya yapamadığını yaparak, öğretmenlerin maddi durumunu iyileştirecek tedbirleri almalıdır.
Mantık da vicdan da bunu gerektirir.
*
Çok şey borçlu olduğumuz, haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz tüm öğretmenlerimizin, ’24 Kasım Öğretmenler Günü’ kutlu olsun.
24 Kasım 2017, Cuma 12:45
Haberin Devamı