Mayıs geldi ise yaz sonunun kış başından uzak olmadığını idrak etmek gerek... Ve tabii Mayıs geldi ise Burgaz’a gitmek gerek. Burgaz’ın ismini hep sevdim. Kendisini de... Herkesin bir adası var. Burgaz, Sait Faik’in adası. Ve onun kitaplarının peşinde, ada-ada, insan-insan, hikâye-hikâye dolaşanların... Evine uğramanın, kapısını çalmanın zamanı. Akşamüstü, güneşi adanın güneyinde batırırken, Sait Faik’i o çok sevdiği ‘anason kızı’ içerek anmanın; belki biraz da hüzünlenmenin ama sonra mutlaka gülmenin zamanı... Burgaz zamanı işte... Mayıs...
Kırmızı rujun hikmeti
- Görsel bütünlüğü sağlar
- Çatlamış dudakları saklar
- Kırmızı oje ile kullanılması tavsiye olunur
- Kadınları mutlu eder
- Erkekleri de mutlu eder
- Siyah saça da yakışır, sarı saça da...
- Üniforma ile çalışmak zorunda olan kadınların kendisini -tek- ifade şeklidir
- Gündüz de sürülür, gece de
- Fotoğraf çektirirken sürüp ‘333’ dediğinizde pek fotojenik çıkarsınız
- Göz makyajı gibi kaşındırmaz, akmaz, gece çıkartırken üzmez
- Azıcık gülümsediğinizde profesyonel, kahkaha attığınızda candan görünmenizi sağlar
- Özgüven üstünde olumlu etkisi ile zorlukları kolay eyler.
Ben kırmızı ruj sürüyorum. Siz de sürün.
Ayranın faydaları
- Tansiyonu düzenler
- Harareti alır
- Uykuyu getirir
- Mide ve bağırsak bakterilerini öldürür
- Kalsiyum içerdiği için kemiklere faydalıdır
- En önemlisi; asabiyeti önler
En çok da bu son etkisinden ötürü, ülkemizde bol ayran tüketilmesini destekliyorum!
‘Asabiyeti düşürücü’ etkisi dolayısıyla, oluşan ‘ayran beklentilerim’ arasında şunlar var:
- Kadın cinayetlerini engellemesi
- Çocuk tacizini yok etmesi
- Mecliste edilen/edilecek olan ‘çok ayıp’ küfürlere son vermesi
- Kavgaları bitirmesi
- Liderleri barıştırması
- Meclisin hararetini alması...
Biz halk olarak zaten hep ayran içiyoruz. Ondan bu gündeme rağmen hâlâ böyle sakiniz.
Genç işsizler
OECD’nin açıkladığı rakamlara göre dünya üzerindeki ‘genç işsizler’ 2007 yılından günümüze yüzde 30 artış göstererek 311 milyon kişiye ulaşmış.
Bu sayı, neredeyse Amerika’nın nüfusuna eşit! Batı’daki ekonomik yavaşlamaya Hindistan ve Mısır gibi ülkelerdeki hızlı nüfus artışı da eklendiğinde, genç, okulu bitirmiş/bırakmış/işsiz ve maalesef atıl nüfus tüm dünyada hızlı artıyor. Güney Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya, Ortadoğu’dan Güney Asya’ya kadar her bölgede, genç işsizlerin huzursuzluğundan ve çaresizliğinden kaynaklanan olaylar çıkıyor, protestolar düzenleniyor.
OECD’nin aynı araştırmasına göre, okulu erken bırakan gençlerin işsiz kalma riski, üniversite mezunlarına göre iki kat fazla. Tüm bu tablo içinde, Almanya’nın yıllardır sürdürdüğü ‘öğretim ve meslek bir arada eğitim sistemi’nin getirdiği faydalar ortada. Almanya’yı örnek alan Güney Kore, Singapur, hatta İngiltere’de mesleki eğitime yönelik lise ve kolejlere ağırlık verildi. Ülkemizin de, bir parçası olduğu gelişmekte olan ülkeler için en büyük tehlikelerden biri olan çok nüfus/hiç iş açmazına düşmemek adına, yapılması gerekenlerin başında; eğitim sisteminin çalışan ve üreten insan yetiştirecek şekilde modellenmesi gerekiyor.
Şimdiden başlamakta fayda var.
KUKLA FESTİVALİ BAŞLIYOR
Dünyanın en seçkin kuklalarını İstanbul’da buluşturan Uluslararası İstanbul Kukla Festivali, 16’ncı yılını 15 farklı ülkeden seçkin grupların katılımıyla kutluyor. Festivale; İngiltere, İspanya, İtalya, Avusturya, Meksika, Norveç, Romanya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Hollanda, Yunanistan gibi ülkelerden 30’u aşkın gösteri katılıyor. Açılış, Almanya-Fransa-İsviçre ortak yapımı ‘Hotel De Rive’ adlı oyunla, 10 Mayıs’ta Fransız Kültür Merkezi’nde...