İnsanların hayatına anlam ve güzellik katan bir entelektüel, bir sanatçı, sesi ile hepimizi duygudan duyguya sevk eden bir güzel insan... Kendi kaleminden çıkan kısa bir yazı ile analım onu. Sevgi ile... Mekanın cennet olsun. ‘’Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok, ‘fast live’, ‘fast food’, ‘fast music’, ‘fast love...’ Dikte ettirilen ‘yükselen değerler’, ‘in’ler, ‘out’lar... Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi. Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, size sesleniyorum! Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini? Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını? İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz ‘mail’ arkadaşlarınıza? Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir? Ya da ‘geri dönüşüm kutusu’nda saklanabilir mi kaybolan zaman? Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını? Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında? Koklamak, duymak, dokunmak yok mu yaşam skalanızda? Bilgi toplumu oldunuz da duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Bayram
Zor bir Ramazan ayı geçirdik ülkece. Acılarımız çoğaldı... Her sabah umutlu uyanıp üzüntü ile bitirdik günü. Kutsal ay boyunca yaşanmaması gerekenler yaşandı, söylenmemesi gerekenler söylendi... Dedim ya, zordu. Yine de; bayram bayramdır. Dinimizde, kültürümüzde çok özel bir yeri vardır. Umut ile, barış ile, anlayış ve sevgi ile kutlayalım. Tıpkı, hepimizin bildiği şu şarkı sözleri gibi: Bütün dünya buna inansa, bir inansa/Hayat bayram olsa/ İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa/Uzansak sonsuza...
Evvel Zaman İçinde İzmir
Masal gibi bir kitap süslüyor kitaplığımı... Kitap koleksiyonerlerinin rüyasına girecek değer ve güzellikte... İzmir Ticaret Odası (İZTO) Kültür, Sanat ve Tarih Yayınları Dizisi’nin 10’uncu kitabı ‘Evvel Zaman İçinde İzmir’ kartpostalların sunduğu renkli bir dünyaya götürüyor bizi. Evet, kartpostallar... Çünkü kitap, 19. ve 20. Yüzyıllardaki İzmir ile ilgili 286 kartpostaldan oluşuyor. Bunların her biri tarihi belge niteliğinde. Altlarında hikâyeleri ile, eskiye seyahat ettiriyor okuyanı. Hâlâ mihrabı yerinde olan İzmir’in eskiden nasıl ‘bir içim su’ olduğunu gözler önüne seren bir çalışma... Evladiyelik bir kültür hazinesi... Zevkle inceleyip okşayarak okuyorum. İzmir Ticaret Odası’nı ve D Yayınevi’ni kutlarım.
Can Yücel
12 Ağustos ünlü şair Can Yücel’in ölüm sene-i devriyesi idi. Her sene mezarı başında anılan Can Yücel, bu sene öyle anılmadı. Aile, geçen sene mezara verilen zarara tepki olarak bu kararı almıştı. Ben de Can Yücel’in şiirleri ile sık sık ruhunu avutan bir seveni olarak, köşemde onu hasretle anıyorum. En sevdiğim şiirlerinden birini hep birlikte okuyalım. “Ruhu şâd olsun” diyerek... Bu şiiri ve diğer şiirlerini www.canyucel.org sitesinde bulabilirsiniz.
Farkında Olmalı İnsan
Farkında olmalı insan
Kendisinin, hayatın, olayların,
gidişatın farkında olmalı
Farkı fark etmeli, fark ettiğini de
fark ettirmemeli bazen
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını
Fark etmeli
Anne karnına sığarken dünyaya
neden sığmadığını
Ve en sonunda bir metrekarelik
yere nasıl sığmak zorunda kalacağını
Fark etmeli
Çok geniş görünen dünyanın,
ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu
Fark etmeli
Henüz bebekken ‘Dünya benim!’
dercesine avuçlarının
Sımsıkı kapalı olduğunu
Ölürken de aynı avuçların
‘her şeyi bırakıp gidiyorum’ dercesine
Apaçık kaldığını
Fark etmeli
Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli
Baskın yeteneğini
Fark etmeli sonra
Azrail’in her an sürpriz yapabileceğini
Nasıl yaşarsa öyle öleceğini
Fark etmeli insan
Ve ölmeden evvel ölebilmeli
Hayvanların yolda, kaldırımda, çöplükte
Ama kendisinin güzel hazırlanmış
mükellef bir sofrada yemek yediğini
Fark etmeli
Eşref-i mahlukat (yaratılmışların en güzeli)
olduğunu
Fark etmeli
Ve ona göre yaşamalı
Gülün hemen dibindeki dikeni,
dikenin hemen yanıbaşındaki gülü
Fark etmeli
Evinde 4 kedi 2 köpek beslediği halde
Sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını
Fark etmeli
Eşine ‘Seni çok seviyorum!’ demenin
mutluluk yolundaki müthiş gücünü
Fark etmeli
Dolabında asılı 25 gömleğinin
sadece üçünü giydiğini
Ama arka sokaktaki komşusunun
O beğenilmeyen gömleklere muhtaç
olduğunu
Fark etmeli
Zenginliğin ve bereketin
Sofradayken önünde biriken ekmek
kırıntılarını yemekte gizlendiğini
Fark etmeli
FARK ETMELİ
Dediğin üç gündür
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür
O halde ömür dediğin bir gündür
O da bugündür
( 18.08.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır )