Ahmet Güneştekin’in Avusturya’daki ilk solo sergisi dünyanın önde gelen sanatçılarının eserlerini sergileyen sanat müzesi Bank Austria Kunstforum Wien’de açıldı. Işıl Cinmen ‘Mitoslar Evreni’nin açılışı için Viyana’daydı.
Geçen hafta birkaç günlüğüne Viyana’daydım. Sebebi ziyaretim, Ahmet Güneştekin’in ‘Mitoslar Evreni’ sergisinin açılışıydı. Sergideki eserlerden bahsetmeden önce şunu belirtmek isterim: Güneştekin’in işleri Bank Austria Kunstforum Wien’de… Yani daha önce Van Gogh’a, Picasso’ya ev sahipliği yapan Avusturya’nın en önemli galerisinde! Serginin yapıldığı yer bile Güneştekin’in dünya sanat camiasındaki yeriyle ilgili çok şey söylüyor.
İlk kez Viyana’da sergilenen ‘Tanrının Arka Bahçesi’ ise envai çeşit renk ve geometrik yapıdan oluşuyor.
Bu az buz bir şey değil.
Serginin küratörü Dr. Ulrich Ptak, ‘Mitoslar Evreni’ hakkında “Sergide, sanatçının, mitlerden ve efsanelerden aldığı ilham, düşünce dünyasındaki hikayelerle buluşuyor” dedi. Bu açıklamayı, ne yalan söyleyeyim, çok sevdim. Çünkü aslında diyor ki “Biz sana bir hikaye anlatıyoruz.” Sanat eserleriyle ilgili bildiğim bir şey varsa o da mutlaka bir hikayeden yola çıktıkları… Bazıları derdini çığlık çığlığa anlatır; bazıları ketumdur ama onlar bile, izleyicisinin kendi hikayesini yazmasına izin verir. Böylece sanatçı, izleyicisine kendi hikayesini yazma imkanı vererek -ve hatta belki de hiç yapamayacağı bir resmi yapma imkanı vererek sanatından tekrar sanat üretmiş olur. Ahmet Güneştekin de biraz böyle biri… Onun yaptıklarından ilhamla kendi hikayenizi yazmanıza izin veren bir sanatçı.
Yine Ulrich Ptak bu sergi için benim de çok anlamlı bulduğum şu tanımlamayı yaptı: “Hümanist bir manifesto.” Sergide, Türkiye’nin yakın tarihine ışık tuttuğunu hissettiğim hatırı sayılır miktarda eser vardı. En dikkat çekicilerinden biri ‘Yoktunuz’du. Bu isim, yakın dönem Türkiye tarihi yazılırken sıra Kürt coğrafyasına geldiğinde yaşananları anlatmak için önemli ve açıklayıcı bir başlık olacaktır…
3 Ağustos’ta açılışı yapılan sergi 27 Ağustos 2019’a kadar ziyaret edilebilir. Eserler, 1 Ekim’den itibaren Bakü'deki Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nde olacak.
AHMET GÜNEŞTEKİN KİMDİR?
Batman Garzan işçi kampında başlayıp New York Marlborough Galeri'ye uzanan bir öykü
22 Aralık 1966’da Batman’da, 11 doğum yapmış bir annenin son oğlu olarak Garzan işçi kampında dünyaya geldi. İşçi kampında başlayan hayatını, eserleri gibi özenle şekillendirdi. İlk atölyesini 31 yaşında Beyoğlu Asmalımescit’te kurdu ve zamanla Türkiye’nin yaşayan en pahalı sanatçısı haline geldi.
Kürt olduğunu hiç saklamadı; eserlerini kendi hayat hikayesinden ve doğduğu coğrafyada etkilendiği konulardan yola çıkarak yarattı. Usta yazar Yaşar Kemal kendisinden “Evladım” diye bahsederdi, Güneştekin de Kemal’i manevi babası olarak görüyor.
Kendi ailesine gelince… İki kızı var. Biri Ezgi, biri Kardelen. Kızları, çok gurur duydukları babalarıyla birlikte çalışıyor.
Güneştekin’in çocukluğunda masallara, efsanelere ve mitlere olan ilgisi sanatının ana temasını oluşturuyor. Mesela ‘Dilek Ağacı’ isimli eserinin hikayesini şöyle anlatıyor: “Benim çocukluk hayalimdi bisiklet. Ama çocukluğumda bisikletim olamadı. İlk bisikletim gençlik yıllarımda abimden bana kalandı... Bu yüzden bisiklet benim için rüyadır, özgürlüktür, kırmızıdır, ama her şeyden önce bisiklet çocukluk hayalidir. Artık istediğim kadar bisiklet alabiliyorum. Dilek Ağacı eserini de kırmızı bisikletlerin parçalarından oluşturarak bir ağaç formuna getirdim.”
Viyana’daki yeni sergisi ‘Mitoslar Evreni’ndeki eserlerinin hikayelerinde de bu etkiyi görüyorsunuz zaten…
Ahmet Güneştekin sadece ressam değil; heykel de yapıyor. Sürekli çalışıyor ve çok az uyuyor. Başarılı insanların en büyük ortak özelliklerinden ‘sabah çok erken uyanma’ alışkanlığı onda da var.
Dünyanın en önemli galerilerinden New York merkezli Marlborough Galeri'nin ilk Türk sanatçısı olan Güneştekin 25 sanat öğrencisinin eğitim masraflarını karşılıyor.