45 yıllık mücevher ustası Agop Kuyumcuoğlu, tüm boş vaktini engelli kedi ve köpeklere yürüteç yapmaya adadı.
İmza fotoğrafları: Bahadırhan ERKOÇ
Agop usta, TÜBİTAK tarafından ‘Türkiye’nin Yaşayan 16 Ustası/İnsan Hazinesi’nden biri seçildi.
Şimdi 60 yaşında, 15 yaşından beri değerli taşları oyuyor; mücevher yaratıyor.
Ama en pahalı mücevherin bile kıyas edilemeyeceği çok değerli bir ustalığı daha var.
Felçli hayvanların (kendisi onlara “Can” diyor) arkadaşları gibi yürüyüp koşabilmesi için onlara yürüteç yapıyor.
O hünerli elleriyle ve yumuşacık kalbiyle, zanaatından kalan tüm zamanını bu çaresiz, minik canların mutluluğuna adıyor.
Hiçbir karşılık almadan… Para ödemek için ısrar edenlere, “Gönlünüzden geçeni barınaklara bağışlayın. Benim parayla işim yok” diyor.
İşte karşınızda büyük bir hazine, gerçek bir insan: Agop Kuyumcuoğlu.
Soyadınız Kuyumcuoğlu ve mesleğiniz kuyumculuk. Tesadüf mü bu?
Evet. Ailedeki tek kuyumcu benim. Allah’tan babam beni o işe sokmuş da ailede soyadının hakkını veren biri çıkmış, değil mi? İstanbul’da doğdum, ortaokulu bitirdim ve 15 yaşındayken Kapalıçarşı’da kuyumcu çıraklığına başladım. Geliş o geliş, 45 yıl olmuş... Kapalıçarşı benim mabedimdir. Cenazem de buradan çıkar.
TÜBİTAK ve Kadir Has Üniversitesi’nin ortak bir araştırmasında ‘Türkiye’nin yaşayan 16 ustası/insan hazinesinden biri’ seçilmişsiniz...
Evet, zümrüt, yakut, safir gibi taşları mücevherlerin yuvalarına oturtuyorum. Bunu yapanlara mıhlama ustası deniyor. 15 yıldır kendi tasarımlarımı yapıyorum. Kadir Has Üniversitesi’nin müzesinde aylarca mücevherlerim sergilenmişti.
Zanaatınızdan arda kalan tüm boş vaktinizi engelli hayvanlara adıyorsunuz. Bu beni çok duygulandırdı. Hayvanlarla sizin yolunuz nasıl kesişti?
Ben çocukken Bakırköy’de müstakil bir evde yaşıyorduk. Kocaman bir bahçemiz vardı. Bahçemizde horozlar, tavuklar, tavşanlar vardı… Ama ben onlarla yetinmez, çevrede ne kadar kedi köpek varsa toplar bizim bahçeye getirirdim. Ablam da kediden köpekten çok korkardı. Hem ablama muzırlık yapardım, hem de kedi köpekleri kendim severdim.
Siz bir hayvanın insanı mısınız? Yani özel bir hayvan var mı hayatınızda?
Ben onlara “Can” diyorum. Evet, insanı olduğum bir can var; Minnoş ama evde değil. Çünkü eşim çok titiz. Evliyim ve iki güzel kızım var. Bir de küçük prenses bir torunum var. Eşimin hediyelik eşya mağazası var, Minnoş orada yaşıyor. Başta hanımım, “Yapma Agop, her şeyi devirir” dedi. Ben hiçbir şeye zarar vermeyeceğine gönülden inandım ve zarar olursa karşılayacağımı söyledim. O günden bugüne 11 yıl geçti ve Minnoş dükkânda tek bir şeye zarar vermedi. Kristallerin arasından balerin edasıyla geçip gidiyor.
Peki ya engelli hayvanlar ile iletişiminiz nasıl başladı?
Dört yıl kadar önce… Tesadüfen. Benim sadece sakat hayvanları sahiplenen Dilek Hanım diye bir dostum var. Dört yıl önce Dilek Hanım, Mecidiyeköy’de bir kafede sokak hayvanlarına yardım kermesine destek olmam için beni aradı. Oraya gittiğimde arka ayakları felç olmuş üç kedi vardı. Bir de yürüteç vardı. Neden üç felçli kedi ve sadece bir aparat olduğunu sordum. “Türkiye’de yürüteç yok, bunu Almanya’dan getirdik ama çok pahalı. O yüzden bir tane alabildik” dediler. Çok üzüldüm, kendime dedim ki: “Ben külçe altını mücevhere çeviren bir ustayım. Mücevher yapabiliyorsa ellerim, yürüteç mi yapamayacaklar!” Örnek yürüteci birkaç günlüğüne bana model olabilsin diye ödünç aldım ve tüm ölçülerini birebir yaparak imal etmeyi başardım.
Bu harika!
Sonra bu yürüteci ve mutlu kedileri Facebook’tan yayınladım. Birden yayıldı, o kadar çok engelli hayvanı olan kişi mesaj attı ki ne yapacağımı, nasıl yetişeceğimi şaşırdım. İlk paylaştığım gün 100 istek geldi! “Ne kadar çok yapabilirsem o kadar iyi olur” diye düşündüm ve o günden beri hiç durmadım.
BURADA PARA GEÇMİYOR
Bu işten para almıyorsunuz…
Parayı bu işe sokmam. Çok kişi teklif etti, hatta bir ara belediye bile ödenek önerdi ama yapamam. Ben sadece canların gözündeki mutluluğu görmek için, kıpırdayamayan kedi ve köpeklerin arkadaşlarıyla koştuğunu, sevinçle kuyruklarını salladığını görmek için bunu yapıyorum. Ayrıca tek başıma değilim.
Birçok güzel insanla yolum kesişti. Kaynak ustalarından yardım alıyorum, hızlı üretim gerektiğinde iş insanları makinelerini bu iş için çalıştırıyor, yürüteçleri Allen Karataş Trio Tavan Sistemleri’nde, fabrikasında boyuyor. Herkes bir ucundan tutuyor. İyi bir şeyler yaptığında Allah karşına kurtarıcı çıkarıyor. “Sen bu işi iyilik ve mutluluk için yapıyorsun. Bırak da biz de bunun için yapalım” diyorlar ve kimse beş kuruş para istemiyor.
Allen Karataş ve Agop Kuyumcuoğlu
Dört yılda kaç yürüteç yaptınız?
492. İşimi gücümü aksattım. Müşterilerim “Sana artık mıhlama değil, yürüteç ustası diyeceğiz” diyor. Olsun… Bir yürüteci yapmak iki-üç gün sürüyor.
Sizin yürüteçlerinizin maliyeti ne oluyor?
Para değil ya! 35-40 TL’ye kedi, 125 TL’ye de köpek yürütecini mal ediyorum. Yurt dışından getirtmeye kalkınca oluyor sana binlerce lira. 1000 TL’ye kedi, 3000 TL’ye de köpek yürüteci satıyorlar. Emekli insanlar o paraları nasıl ödeyecek? Bazı insanlar öz ana babalarını huzurevine bırakıp ziyaret bile etmiyorlar. Oysa engelli canlara bakanlar hiç zorunluluğu yokken onları sahiplenip evlat gibi görüyorlar. Bu insanlara nasıl saygı duyulmaz? Engelli hayvan sahiplenenlerin yanında benim yaptığımın esamesi okunmaz.
BİRAZ TEL, BİRAZ BEZ PARÇASI, İKİ VALİZ TEKERLEĞİ
Hayvanlara işkencelerin yapıldığı bir dünyada bu ağır duyguya nasıl katlanıyorsunuz?
Ben sahipsiz bir kedi yavrusu görsem ağlarım. Duygusal bir insanım. Elbette çok zorlanıyorum ama biraz tel, biraz bez parçası, iki valiz tekerleği ve bol miktarda sevgiyle bir canlının koşmasını sağladığımı bilmek o kadar iyi geliyor ki… Her koşan canın videosu geldiğinde ilk kez görmüş gibi heyecanlanıyorum; birinin yürüteçle videosu geldiğinde evde mutluluktan tepiniyorum. Hanım “Neden tepiniyorsun? Lotodan para mı çıktı?” diyor. O gün bulutlarda oluyorum. Birilerini mutlu ettiğimde çok mutlu oluyorum.
Unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?
Adana’da bir arkadaşımızın kırma bir kangalı vardı. Bir hafta ömrü olduğu söylenmiş. Zaten bu canlılarının hiçbirinin çok uzun ömürleri olmuyor. Omurgada kırık olduğu için çoklu organ yetmezlikleri oluyor. Sırf yürüme hissini tatsın diye yürüteci hemen yapıp gönderdim. Beş gün kullandı ve vefat etti. Hüzünlüydü…
Siz de Agop ustaya yardım etmek isterseniz kendisi ile Facebook’tan iletişime geçerek yürüteç yapımının inceliklerini öğrenebilirsiniz.
Yürüteçleri alanlar para vermek istemiyor mu?
Hepsi istiyor. En azından maliyeti karşılamak istiyorlar. Ben harcadığım paranın Allah tarafından onların rızkı olarak verildiğine inanıyorum. O para bana fazladan gönderiliyor. Para vermek isteyenlere barınağa bağış yapmalarını söylüyorum. Bana iş insanları direkt mesaj atıyorlar. “İsmimizi açıklamayın biz size maddi destek olalım” diyorlar. Hiçbirini kabul etmiyorum. Ben kendimi bilsem de, işin içine para girerse amacıma gölge düşer diye istemiyorum. Şükürler olsun hepsine kendim yetişiyorum.
Hayaliniz ne?
Benim şatafatla, dünyevi zevklerle işim yoktur. Ücra bir yerde arazim olsun, ne kadar ihtiyacı olan canlı varsa oraya toplayayım, başka bir şey istemem. B.kuna püsürüne bulanarak oynayayım ama onlarla olayım. O kadar mutlu olurum ki o zaman, saçlarım yeniden siyah çıkmaya başlar herhalde. Her insan ‘Hachiko: A Dog’s Story’ filmini izlesin. Bir de vicdansız olmasın isterim…
Sokaklara köpekler için ev yapıyoruz ama biri geliyor ve onu parçalıyor. Bazı sevgisiz insanlar yapılan her güzel şeyi bozmak istiyor. Kendi güzel bir şey yaratamadığı için olanı yıkmak istiyor. O da kötü doğmamıştı oysa… Bir de şu dileğim var: Çocuklarınıza zengin olmayı değil, mutlu olmayı ve sevmeyi öğretin.