Yaşlı gezegenimizin gelir adaletsizliği, iklim krizi, hızla artan dünya nüfusu gibi pek çok problemi var ve hepsi çok önemli. Ancak aralarında biri var ki aslında önlenebilir bir sorun; ne var ki önlemeyi başarabilen pek çok. Bu sorunun adı gıda israfı...
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), tüm gıdaların yüzde 31’inin israf edildiğini, bunun da bir milyardan fazla aç insanı doyurmaya yeteceğini söylüyor. Gıda israfının küresel emisyonların yüzde 6 ila 8’ine neden olduğu tahmin ediliyor.
İklim çözümlerini değerlendiren kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Project Drawdown’ın İcra Direktörü Jonathan Foley, “Gıda israfı bugün sahip olduğumuz en büyük ve en aptalca çevre sorunlarından biri” diyerek durumun ciddiyetine vurgu yapıyor. ‘Our World in Data’ tarafından analiz edilen Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, tipik bir insan her yıl yaklaşık 120 kilo yemek artığı üretiyor. Tek bir Amerikalı 137 kilo üretirken, bu rakam Güney Koreliler için 109 kilo. Malezyalılar 260 kilo ile listenin başında yer alırken, Slovenler 60 kilo ile dünyanın en düşük yemek artığını üretiyor.
Gıda israfını önleyememekle birlikte yemek artıklarını yüzde 98 oranında dönüştürmeyi başaran tek ülke ise Güney Kore... Konuyla ilgili bu hafta Washington Post’ta yayınlanan makaleye göre, 52 milyon nüfuslu Güney Kore’de, evlerden ve restoranlardan çıkan yemek artıklarının neredeyse tamamı gübreye, hayvan yemine ve enerjiye dönüştürülüyor.
Ülkede her sabah binlerce kamyon ev ve işletmelerden gıda atıklarını topluyor. Bu atıklar ülke genelinde inşa edilmiş 300’ü aşkın devasa tesise taşınıyor.
Gıda atıklarını ayırmak hiç kolay bir iş değil. Çünkü yumurta, tavuk ve soğan kompost hale getirilebilirken kabukları, kemikleri ve köklerinde bu işlem yapılamıyor.
Dolayısıyla çok titiz bir ayrıştırma süreci şart. Güney Kore bunu başarabilmek için 20 yıldır uğraşıyor. Bunu da gıda artıklarının çöp sahalarına atılmasını yasaklayarak, herkesi gıda atıklarını diğer çöp ve geri dönüşüm malzemelerinden ayırmalarını zorunlu kılarak, maddi ceza sistemi getirerek, kesilen para cezalarıyla doğru uygulayanlara ödeme yaparak başardı. Gördüğünüz gibi çözümü basit olarak görülen bir sorunu kısmen de olsa pozitif bir hale getirmek ne kadar zor...
Oysa gıda israfını çözmenin çok ama çok kolay bir yolu var; o yol da sofraya oturduğunuzda tabağınıza daha az şey koymaktan geçiyor.
YANGINLARDA SON DURUM
Önce Gaziemir, ardından Yamanlar... İzmir, bu yaz sık sık tanık odluğumuz orman yangını dehşetini bu iki yangınla tam manasıyla ciğerinden hissetti.
Kimi zaman doğaya atılan bir cam şişe, umarsızca araçtan savrulan söndürülmemiş bir sigara, anız yakmak ya da sabotaj... Orman yangınlarına neden olan unsurlar saymakla bitmiyor ama ana unsur hiç değişmiyor; yangınların çoğu insan kaynaklı olarak çıkıyor.
Bu yaz, art arda gelen yangınlarla birlikte, belirli aralıklarla, Orman Genel Müdürlüğünün orman yangını raporunu paylaşmıştım sizlerle... Gelin son duruma bakalım ve işin ciddiyetini hep birlikte kavrayalım:
Bu yıl, 1 Ocak ile 23 Ağustos arasında 2 bin 635 noktada orman yangını çıktı. Geçen yıl aynı zaman dilimi zarfında çıkan orman yangını sayısı bin 496’ydı. Bu yılki yangınlarda şu ana kadar 18 bin 105 hektar ormanlık alan ya zarar gördü ya da tamamen yok oldu. Geçen yıl aynı dilimi zarfında zarar gören ya da tamamen yanan ormanlık alanların toplamı 12 bin 272 hektardı. Lütfen, sadece yakın çevremizde bir yangın olunca konuya ilgi göstermeyelim... Orman yangınlarını sürekli gündemde tutalım. Vatandaş olarak bizlere düşen sorumlulukları bilelim; aynı zamanda da devlet kurumlarına sorumluluklarını sürekli hatırlatalım.