Giriş
Türkiye, bir haftadır, Meclis gündemine gelecek olan Sokak Hayvanları Yasasını konuşuyor, tartışıyor... Daha doğrusu herkes kendi cephesinden sesleniyor ve herkes kendisinin haklı olduğunu düşünüyor.
Öncelikle belirtmem gerekir ki ben de kendimi bildim bileli evinde hep bir can dostuyla yaşayan biri olarak bu konuda tarafım ama yine de bu konuya daha geniş bir perspektiften bakmaya gayret ediyorum.
Sokakta mahalle sakinleri ya da esnaf tarafından beslenen, hatta ihtiyaç halinde veterinere götürülenler dahil hemen hemen hiçbir sokak hayvanı iyi şartlarda yaşamıyor ülkemizde... Yaşamaları da mümkün değil. Yazın sıcağını geçtim karakışı ayazı var bu işin. Yağmuru, karı var. Vicdansız insanların şiddeti, büyük hayvanların zulmü var. Dolayısıyla en başta sokak hayvanlarının bir yasayla korunmaya ihtiyacı var. Ama bu yasa, onların barınaklara doldurulup iğneyle öldürülmesini öngören bir yasa olmamalı.
Şimdi filmi biraz geri saralım izninizle...
Hatırlarsınız; 2021 yılında bir Hayvanları Koruma Kanunu kabul edilmiş ve başta hayvanlara şiddet uygulayanlara eskisinden daha ağır cezalar verilmesi olmak üzere pek çok yenilik getirilmişti.
Ne oldu; hakkıyla uygulanabildi mi o yasa? Ne yazık ki hayır.
Kedi, köpek gibi evcil hayvanlara çip takılarak dijital kimlik sistemi getirilmesini, ev hayvanlarını terk edenlere yaptırımlar uygulanmasını içeriyordu aynı kanun...
Bunlar yapılabildi mi?
Bu sorunun cevabı da hayır.
Yasa ayrıca sokak hayvanlarının kısırlaştırılarak popülasyonunun azaltılmasını öngörüyordu?
Bu başarıldı mı? Yine hayır.
Gelinen noktada, başarılamayanların cezasının hayvanlara canlarıyla ödetilmesi gibi bir durum söz konusu; bu asla kabul edilemez.
Bu sorunun çözümü için kanun koyucularla onu uygulayacakların ve bu konuda insani çözüm arayışında olanların bir araya gelip ortak bir çözüm üretmesi şart. Çünkü batı ülkelerinde bu işin maliyeti, hükümetler veya belediyelerden çok, iyi organize olmuş sivil toplum kuruluşlarının üzerinde. Yani sorun sosyal medyada paylaşım yapmakla çözülmüyor, herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.
BARINAKLAR NE DURUMDA?
Hayvan barınakları kentlerin dışında olduğu için pek çok kişi tarafından görülmüyor. Oysa buralar adeta sorunlar yumağı. Var olan barınak sayısı ve kapasitesi sokak hayvanlarına hizmet verecek durumda değil. Bütçe yetersiz. Personel yetersiz. Barınakların çoğu tel örgüyle çevrili birer toplama kampı. Belediyeler otellerden, toplu yemek çıkan fabrika, şirket ve okullardan artık yemekleri toplayarak hayvanların karnını doyurmaya çalışıyor ama bu yeterli gelmiyor.
Özetle; barınaklar bu durumdayken diğer hayvanları da barınaklara yollamak katliama davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Bu nedenle tüm vekillere yalvarıyorum, geçmişten gelen hataların üzerine yeni bir hata eklemeyelim. Gelin, işe sıfırdan; yani hayvanları kısırlaştırmaktan başlayalım.
Çoğalmalarını önleyelim. Hayvanlarını sokağa terk edenlere yaptırımlar uygulayalım.
Sorunun çözümü için kararlı olalım ama bu çözümü insaniyet namına zamana yayalım.
BİZLERE DÜŞEN...
Biliyorum ki hemen herkes bir şeyler yapmak istiyor ama bu çoğu zaman sosyal medyadan sesini duyurmaya çalışmakla sınırlı kalıyor.
Hatta sosyal medya, farklı görüştekiler arasında yaşanan tartışmalar nedeniyle gerilimi yükseltiyor.
Ne mi yapalım?
Kısaca özetleyeyim:
CİMER’e girip kimlik bilgileriniz yazın.
Gelen SMS kodunu girin.
Açılan sayfada karşınıza çıkacak olan ‘Yönetime Katıl’ butonuna tıklayın.
‘Sokak Hayvanları’ seçeneğine dokunun.
Altındaki kutucuğa sokak hayvanlarının uyutulmasına neden karşı olduğunuzu kısa ve öz olarak yazdıktan sonra onaylayıp gönderin.
Bunu yapmak sorunu çözer mi bilemem ama inanın sosyal medyada yazmaktan daha etkili bir yöntem olduğu kesin.
