İklim krizinin tam ortasındayız

Bir İzmirli olarak sıcaklara alışkınım. Aslında çok etkilenmem ama bu yıl ben de şikayetçiyim. Özellikle yoğun nem, herkes gibi beni de bunalttı.

Belli bir kesim, her sene artan sıcaklardan dolayı birkaç yıldır Çeşme, Bodrum, Fethiye tercihlerini Kuzey Ege’ye doğru değiştirdi. Ancak bu sene kuzey de güney de neredeyse aynıydı. Soğukluğuyla bilinen Altınoluk denizinin bile serinletmediği dönemler oldu.

İklim değişikliği yalnızca sıcaklıkların artmasından ibaret değil... Sel, tipi, şiddetli kasırga gibi
aşırı doğa olaylarının da daha sık yaşanmasına neden oluyor. Ayrıca susuzluk ve gıda krizi gibi gelecekte ülkemizi tehdit etmesi beklenen risk süreçlerini hızlandırıyor.

Şu an, el birliğiyle yarattığımız iklim krizinin tam ortasındayız. Eylüle geldik ve bölgesel hava olaylarıyla karşılaşmaya başladık.

Hafta içi İstanbul’un kuzeybatısını vuran şiddetli yağmur, sele ve maalesef can kayıplarına neden oldu.

Yunanistan’da süren şiddetli yağmur neredeyse metrekarede  800 milimetreye kadar ulaştı.

“Bir yıllık yağış bir günde düştü” sözü komşuda gerçek oldu.

Şimdi de Akdeniz’den yaklaşan bir kasırga bekleniyor. Adana, Mersin ve Hatay’ı etkileyebileceğine dair uyarılar geliyor. Özellikle bugün ve yarına dikkat çekiliyor. Henüz yönü belli olmasa da gelişmelere göre tedbirlerin alınması gerekiyor.

Tam da bunların üstüne TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Murat Kurum’dan güzel haberler geldi. İklim Kanunu hazırlıklarında sona gelindiğini söyleyen Kurum’un açıklaması şöyleydi:

“Böyle bir kanuna ihtiyacımız olduğu aşikârdır. Ulusal çevre strateji ve politikalarımız doğrultusunda çevrenin ve yeşil alanların geliştirilmesine, iklim değişikliğine karşı mücadele çalışmalarına ve döngüsel ekonomiye geçişe komisyon çalışmalarımızla katkı sağlayacağız.

‘2053 net sıfır emisyon’ hedefimizi gerçekleştirmek istiyoruz. Özellikle son yıllarda   iklim krizine bağlı olarak yaşanan küresel ısınma, ekolojik istikrarsızlık, biyolojik çeşitliliğin azalması ve çevre kirliliği gibi küresel sorunlar tüm insanlığın yüzleşmesi gereken bir noktaya ulaşmıştır.”

Keşke çok daha önce başlanabilseydi ama yine de oldukça iyi bir gelişme.

Yıllardır sürekli yazıyorum, yeri geldiğinde dile getiriyorum, iklim krizinde bu yaşadıklarımız henüz başlangıç ve neticeleri çok daha büyük olacak.

Unutmayalım; bu küresel bir mücadele. Hepsini önlemek bizim elimizde. Umarım devletlerden bireylere kadar herkes bir an önce işin ciddiyetini kavrar.

TARİH YAZDILAR

Geçen hafta yazdım, yine yazacağım çünkü ne kadar yazsak az… Filenin Sultanları milli takım seviyesinde ülkemize ilk Avrupa Şampiyonluğu’nu getirdi.

Geçtiğimiz pazar, yerimde oturamadım. İzlerken göz yaşlarımı tutamadım, tıpkı daha maç sırasında gözleri dolan kaptan Eda Erdem Dündar ve tüm Türkiye gibi…

Bizlere öylesine büyük bir heyecan ve gurur yaşattılar ki... Ülkenin dört bir yanında belediyeler meydanlara ekranlar kurdu. Şampiyonluk maçı açık havada büyük bir coşkuyla izlendi. Belki de son zamanlarda ihtiyaç duyduğumuz en büyük birlikteliği, milli takımın maçları ve şampiyonlukları ile yakaladık.

Aslında kızlarımızın başarılarına yıllardır alışığız. Bunlar çok uzun yıllar çalışmanın, emeğin, çabanın sonucu. Türkiye Kadınlar Voleybol Ligi, dünyanın sayılı liglerinden biri. Dünya çapında yabancı oyuncular Türkiye liginde yıllardır oynuyor. Artık voleybolda bir Türk ekolü var.

Bugünden sonra da eminim Anadolu’nun birçok yerinden gençlerimiz milli takımlarımıza girmek için daha fazla çalışacak. Çok sayıda kız çocuğu voleybola adım atacak. Türkiye’nin her yerinde daha fazla voleybol oynanacak.

Şimdi sırada Olimpiyat şampiyonluğu var. Filenin sultanlarının 2024 Paris Olimpiyat Oyunları eleme maçları 16 Eylül’de başlıyor... Hem dünya birincisi hem de Avrupa şampiyonu olarak sahaya çıkacak millilerimize yine çok inanıyoruz    ve yine başaracaklarından eminiz.